Perşembe, Kasım 22

Yol



Bu film hakkında söz söylemek için yeterli birikimlere sahip olmak lazım. Öyle herkesi konuşturmamak lazım. O yüzden biraz çekiniyorum ahkam kesmeye ama yazacağız artık.

Filmin yasaklı olmasına şaşırmıyorum. Ben de devlet olsam ben de yasaklardım. Hatta bir film yasaklasam, o bu film olurdu. Bir kere filmde riya yok, yargılama yok, abartma yok, iyiyi kötüyü kendine göre yontma kaygısı yok. Bunu seziyorsun. Yani film aslında taraf değil gibi. Olan biteni koyuyor ortaya. Hal böyle olunca çıkıp "bir takım kesimlerin propogandası" bile diyemezsin, direkt yasaklaman lazım. Biraz acitasyona, biraz kışkırtmaya, biraz abarmaya sahip olsa, çıkıp "bu film yalan yanlış düşüncelerin esiri olmuştur" dersin. Ama hangisine karşı çıkacaksın? Darbe olmadığına mı, töre cinayetine mi, teröre mi, askere mi, mahkuma?

Aslında ilginç olan bu filmin Cannes'da ve yurtdışında bir çok ödül almış olması. Film , Türkiye'nin daha çok doğusunu anlatır ve Türkiye'nın batısına bile uzaktır. İstanbul bile bu filmi kolay anlayamaz, idrak edemez. Gördüklerinden sonra şaşkınlığa uğrar. Durum böyleyken, kilometrelerce ve yıllarca uzak olan Avrupa nasıl hakkını verir anlamak mümkün değil. İşin teknik kısmından anlamam ama bakıldığı zaman çok da başarılı bir tekniği yok gibidir. Yani görselliği falan bir sınıf alttadır. Zaten yönetmeni dışarıda, senaristi içeride, zor şartlarda çekilmiş bir film.

Benim için önemli olan görüntüsü falan da değil. Filmi yapanlar, anlatmak istediğini anlatabildiyse o film başarılıdır. Biz de seyirci olarak aynı değerleri savunuyorsak, o film bizim için iyi oluyor. Zaten bu yüzden ,anlatılmak istenen, yüzünden başarı senaristin, güzellik yönetmenin olur. Filmlerin senaristlerle anılması gerktiğine inanırım, bu film bunu başarmıştır. Ama yine de hakkını vermek lazım, bu film Yılmaz Güney filmi olduğu kadar Şerif Gören filmidir de...

 Anlatılacak çok şey var aslında. Tarık Akan'ın sadece "yakışıklı adam" olmadığı belki de ilk film, Kürdistan'ın cümle içinde geçmesi, terör 84'te başladı diyenlere 82'den verilen mesaj, İmralı Cezaevi, Kenan Evren posterleri ve tabi ki herkesin beynine kazınan sigara içen çocuklar. Aslında bu film bugün bile çekilirdi. 1982 yerine 2012 film olsa yadırganmaz, gider yine ödülü alırdı.

Acaba, ödülü paylaşan diğer film (Missing - Costa Gavras) nasıl, Türk ve Yunan filmi Fransa'da zirveyi paylaşıyor, insan merak ediyor.


Hiç yorum yok: