Pazartesi, Haziran 21

11. Gün / Ezilmek


Futbol sahasında ezilen takımlara sempati duymak, bizim milletin genlerinde yatan en büyük özelliktir. 3.Dünya ülkelerinin en çok taraftar bulduğu ülkelerden biri burası. Hayatında komünist ideoljilere en ufak yakınlık duymamış, hatta korkmuş ve nefret etmiş insanların Kuzey Kore futbol takımını sevmesi, ağlayan futbolcuları uğruna, yıllarca en sevilen takımı olan Brezilya'nın bir kenara bırakılması boşuna değil.

Kuzey Kore'nin bugün sahaya çıkan kadrosundan tek bir kişi bile iflah olmayan futbolseverler dışında kimse tarafından hatırlanmayacak. Fakat yedikleri 7 gol, onlara duyulan sempatinin daha da artmasına neden olacak. Maçın uzun bir bölümünde rakibine direnen, hatta ilk dakikalarda gole en çok yaklaşan atakları hazırlayan takım, sahadan büyük bir fark yiyerek ayrıldı. Yağmurun ve turnuva boyunca tartışılan topun bir azizliğini bekleyen bizler, Raul Meirales'in golünden sonra umutlarını azalttı. Daha sonra ise bir hezimeti izledi. Dünya devlerinin bize hazırladığı 8-0'lık mağlubiyetlerle büyüyen bizler için tanıdık bir sahneydi. Kırmızı formalılara yakınlık duymamak mümkün değildi.

Yağmur gibi gelen goller Portekiz'i en sevilmeyen takımlar arasına soktu. Bu gollerin son dakikalarda gelmesi manidar. portekiz zayıf rakibine gol atmayabilirdi. Grupta işin averaja kalma ihtimali oldukça yüksek, bu nedenle de aslında İberyalıları suçlayamayız. Ama yine de insan "7 çok oldu be abi" diyor. Tabi bir de Koreli topçuların ülkeye dönüşte neler yaşayacağını bilmiyoruz. Saddam ve çocuklarının hikayelerine aşina olduğumuzdan komplo teorisi kurmakta zorlanmıyoruz.

Rakip tarafından ezilmek futbolun bir parçası, diğer bir parçası da hakem tarafından ezilmek. Behrami'ye çıkan ucuz kart İsviçre'nin Şili karşısında sadece 77 dakika direnmesine neden olabildi. İspanya maçında savunma dersi veren İsviçre sayısal dejavantaj nedeniyle uzun yıllar sonra dünya kupalarındaki ilk golünü yedi. Şili'nin oynadığı futbolu göz ardı etmek imkansız. İki takımda bir üst tura çıkamayı hakediyor ve eğer İsviçre bu kart yüzünden çıkmayacaksa yazık olacak. Şili bu oynadığı futbolla çıkamazsa ona da yazık olacak. Her halükarda bir tane ezilen olacak. (İspanya'yı çıkar kabul edersek).

İspanya'nın durumu ise daha başka. Kendi kendini ezen bir takım. Dış mihraklar (!) tarafından değil, yarattığı imaj yüzünden ezilen bir takım. İspanya'yı Barcelona olarak düşünebiliriz. Barca'nın pasa dayalı futbolu, milli takımın karakteri olmuş durumda. Fakat Honduras karşısındaki İspanya'nın zayıf rakibi karşısında isteksiz, temposuz ve yavaş oynaması, Şili maçı öncesi soru işaretleri oluşturdu. Honduras'ın ilk maçtaki rakibi olan Şili, o gün farkı kaçırmıştı. Fakat girdiği pozisyonlar ve iştahlı futboluyla beğeni toplamıştı.

Turnuvanın son 3 maçlı gününde bunlar yaşandı. Eğer bir ders çıkarmak gerekiyorsa bunu son maçlar sonunda göreceğiz. Kazananlar, mutlu olanlar, ezilenler, sevinenler, sevilenler. Bunların sonucu günler sonra belli olacak. Ezilenlerin, ayağa kalkıp bir başarı hikayesine (bu bir üst tur olmasa da) imza atmaları aslında en büyük temenni. Ve aslında bu yazının da böyle olması gerekmiyordu ama ezilen biri olarak huzuru ucundan hissettiğimiz, biraz olsun oyalandığımız dünya kupası maçları bize böyle uzun ve gereksiz yazılar yazdırıyor. Bir an önce toparlanıp bir başarı hikayesi yazmalıyız...

Hiç yorum yok: