Çarşamba, Eylül 29

Baş Ağrısı



Bir insanı nasıl hem sevabı hem günahıyla sevmek gerekirse, bir takımı da hem zaferleri hem hezimetleriyle sevmek makbuldur. Galatasaray'ın son yıllardaki en büyük facialarından biridir bu maç. Bir 29 Eylül günü oynanan Tromso maçının üzerinden tam 5 yıl geçti.


Nereden geldi aklıma? Bugün çok kötü bir şekilde başım ağrıdı. Eskiden üniversite yıllarında pazartesi günleri olurdu bu ağrı. Bugün pazartesi değil, zaten biz de artık üniversitede değiliz. Salı günü bu baş ağrısı nedir diye düşünürken, bu ağrının benzerini bir perşembe günü bir kez daha yaşadığımı anımsadım.


Tromso'yü yenemediğimiz o gün eve nasıl geldiğimi hatırlamıyorum. Ama evin önünde inanılmaz bir sancıyla oturmuştum saatlerce (Belki de dakikalarcadır sadece; biz abartıyoruz o yıkım anını). O maçtan 3-4 saat sonra, Peru'da U-17 takımımız o efsane Türkiye-Brezilya maçını oynamıştı. İlk yarısı 3-0 Brezilya galibiyetiyle sonlanınca, baş ağrıma dayanamadım ve yatmıştım. Sabah skor 4-3 olmuştu. Kazanan biz olsaydık çok daha efsanevi olurdu.


Tromso maçına dönelim. Gerets döneminin özeti olan bir maçtır. O 2 seneye dair aklımızda ne varsa bu maçta da vardır. Erken çıkan genç topçu, Hakan Şükür'e şişirilen toplar, Hakan Şükür'ün attığı gol, rakip sahadaki şuursuz baskı, yönetime taşmalar, kavgalar, son dakikaya kadar yaşanan heyecan.


Bir aksiyon takımıydı o Galatasaray. Zaten Tromso maçının da etkisi çoktur, 8 ay sonra gelen şampiyonlukta da; o şampiyonluğu getiren Galatasaray takımında da.


Bazen ortamda gergin bir sessizlik olur, o esnada bir bardak veya cam kırılır herkes kendine gelir. Tromso maçı 2005-2006 sezonunun kırılan bardağıydı. Herkesi kendine getiren bir tokattı. Fakat şu da var; evin büfesinden de bir bardak eksilmişti.


Bir taraftar her zaman 17 Mayıs 2000'ler, 14 Mayıs 2006'ları hatırlamamalı. Bazen 29 Eylül'ü de anmak lazım. Mayıslar da bizim, eylüller de. Yılın 12 ayı Galatasaray olsun, baş ağrıları elbet geçer.

1 yorum:

il Capitano dedi ki...

sık kullanılanlara ekler,takıma kızdıkça okurum bu yazıyı kutay.eline sağlık,çok etkileyici olmuş...