Pazartesi, Eylül 13

Bizim Takım


Şimdi diyeceksiniz, "ey birader takım dün final oynadı sen hala yarı final maçından bahsediyorsun" haklı olabilirsiniz. Ama bu maç çok daha önemlidir.

Yazılacak çok şey var ama çoğunu es geçip 1999'a dönelim. Sırbistan maçını Bodrum'da izledim. 1999 yılında yine Bodrum'daydık. Haziran ayında Eurobasket oynanıyordu, rakip İtalya'ydı. Bütün turnuva boyunca müthiş bir basketbol oynayan Kerem Tunçeri (20 yaşında henüz), İtalya maçının son saniyesinde bir top kaptırmıştı ve kazanan İtalya olmuştu. O maçtan sonra İtalya şampiyonluğa ilerlerken Türkiye daha fazla ilerleyemedi. O İtalya'nın başında Tanjeviç vardı.

2001, bu sefer bizim ülkemizde, bu sefer eylülde. İnanılmaz bir sinerji. İtiraf etmek gerekir ki 2010'dan daha coşkuluydu. İspanya maçından, Almanya maçına her maçın bir hikayesi var, bizi yıkan maç final maçı. Tutuk, renksiz, ve durgun bir maçta Sırplar bizi yenip şampiyon olmuştu.

2006'da bu sefer ümitler, Semihler, Ersanlar, Cenkler çıktı Sırplar'ın karşısına yine finalde. Yine yenildik. O takımdan çok umutluyduk, umutlu olmakta ne kadar haklı olduğumuz bu yaz ortaya çıktı.

Yıllardır ego savaşlarıyla ve iç çekişmelerle kendini sevdirmekten uzaklaşan bir takım, 2010'da (aslında 2009'da) kendini tekrar sevdirmeye başladı. Ve tekrar sevilirken bu sefer Sırplar'ı da yendi. Önemli olan buydu. Makus talih kırıldı.

Bu turnuvada çok büyük sürpriz olmazsa ABD final oynayacak diyorlardı, öyle oldu. Önemli olan ABD'nin karşısına kimin çıkacağıydı. Biz çıktık. "Ötekiler"in en iyisi biz olduk.

Biz kavramı da önemli. Bakmayın öyle dolu Sinan Erdem tribünlerine. Türk basketbolunu kovalayan insanlar biziz. Belki baya ukalaca bir laf olacak ama bu başarıda küçük de olsa bizim de payımız var. Ya da şöyle diyelim, bu başarıya sevinme hakkımız var.

Ömer Aşık ismini ağustos sonu Sinan Erdem'de öğrenenler ile Ömer Aşık'ı Alpella ile Caferağa'da izleyenler arasında fark olacaktır.

Semih Erden'in adını Murathanoğlu remixinden öğrenenler ile İpekçi'de yıllar önce oyananan derbide 17 ribaund alıp maç kopardığınıı hatırlayanlar arasında fark olacaktır.

Üstelik şahsen benim için futbol, basketbolun önündedir. Bazıları gerçekten basketbol emekçisidir. İstanbul'un en kuytu yerlerine yapılan salonlara her hafta gidenler onlar, altyapı maçlarını takip edenler onlar. Birçoğu bu turnuvada Sinan Erdem'de maç izleyemedi ama kesinlikle o "biz" hazzını yaşıyorlar.

İkincilik güzeldir, candır. Turnuva hoştu.Umarım devamlarını yaşarız.


1 yorum:

RAfaelNadal dedi ki...

sırpmısın