2 gün önce Beşiktaş'ın oynadığı Göttingen maçının havasından devam edelim. İstanbul'a metrobüs yapıldığından beri ilk defa Abdi İpekçi'ye vapurla geçiyorum. Eskiden; yani Şahenk-Cömert-İpekçi üçgeninde geçen yıllar esnasında İpekçi'yi hiç sevmezdim. İşte o zamanların hatıraları yine akla geliyor. O zamanlar takım da kötüydü. Vapurda-trende görülen Galatasaraylı sayısı fazlaysa o maç kesin Fenerbahçe maçı olurdu.
Şimdi Asseco Prokom maçı için yoldayız. Euroleague maçı. Üçüncü defa THY Eurolegaue maçı için salona gidiyoruz ama hala galibiyet yok. Bu sefer daha rahatız, ne de olsa rakip Prokom. Turnuvanın belki de en zayıfı. Salona gelince tribün hayal kırıklığı. Gelen herkesin yüreğine sağlık. Salonda resmi rakam 4.000 civarı.. Ulan Avrupa Ligi bu diyorsun. Sonra en son vapur-trenle gittiğim son maça 4.000 kişi gelse neler neler yazardık diye düşünüyorsun. Kıyasa bak.
4000 kişi de olsa, görmek istediğim herkesi görüyorum. Orada olmak hoşuma gidiyor. Görmek isteyip de göremediğim kişiler de var, onlar İstanbul'da olsa onlar da gelirdi. Bazısı yurt dışında, bazısı şehir dışında. Çalışan kesim de var. Büyümüşüz.. Neyse konu bu değil...
Maça kötü başlıyoruz. Onlar da kötü başlıyor. Toparlanırız diyorum. Toparlanıyoruz da. Ama yine de çok iyi değiliz. İlk yarıyı önde bitiriyoruz. Alırız yine de diyoruz.
İkinci yarı başlıyor. Başlayan aynı zamanda üçüncü periyot. Bir buçuk senelik kabusumuz. Sayı atamıyoruz. Adamlar da dışarıdan iyi sallıyor. Geçen maçta da böyle olmuştu. Lorbek uzaydan atmıştı. Bu adamlar da ne sallasa girdi. Bizde bir durgunluk, bir boşvermişlik. Takım bir türlü adapte olamadı.
Furkan'ı çok aradık. Songalia sezon başından beri bekleneni veremiyor. Andriç, bu sezon çok fena. Neyse ki Zaza var. Büyük oynadı. Taraftarı coşturdu, rakibi sindirdi. Tutku oyuna girince yürek koydu. O maç nasıl uzatmaya gitti hala anlamıyorum. Uzatmada ne, nasıl, ne zaman oldu hiç bilmiyorum. Zaza'nın iki serbest atışı kaçırması ne zamandı, Shumpert'ın müthiş bloku ne zamandı...
Tutku'nun tam sahadan başlayan inanılmaz savunması, Lakoviç'e yapılan basket-faul, Gordon'un son üçlüğü..
Uzatmaları es geçiyorum. Zaten 70-70 olunca maçı aldığımızı anladık. Bir ara takım yine tıkandı ama olsun. İşte orada da tribün giriyor. O 5 dakika biraz muallak
Maç bittikten sonra Devoiton çalıyor.. Çalsın, güzel ama ondan sonra "çalsın sazlar" çalmasın. Takım ile tribün bütünleşsin. Devreye abiler giriyor. Takım geliyor. En mutlu anlar. Tutku karşımızda "geçiyoruz turları" tezahüratını söylüyor. Bu tezahüratı herhangi bir sporcu nasıl bilir lan? Basketbolcular farklı. Takım farklı. Ender bile sempatik geliyor. Shipp-Shumpert bizden zaten.
Sanırım bu senenin unutulmaz günleri arasına girer 24 Kasım.. Bir de şu son topa kadar mottosunu takım sanırım yanlış anladı. Her maç da son topa kadar olmasın. Gerçi her maç böyle olsun da..
Geçen hafta Barcelona maçı için kurduğum hayali, Prokom maçında yaşadım. En azından bu haftayı ıskalamadım. Siena maçı ikisinin birleşimi olsun inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder