Futboldan artık keyif alamamak? Mümkün değil.
Memlekette (memleketin tamamında değil tabi) bir kapışma var. Kapışın. Galeano'nun dediği "Ben bir futbol dilencisiyim. Dünyanın dört bir yanını dolaşıyor, stadyumlarda yalvarıyorum: Tanrı aşkına güzel bir maç'' cümlesine kimler uyuyor bu tartışmada? Gidip alt lig maçı izleyenler mi? Yoksa diğerleri mi? Cumartesi gecesi Taksim'den dön, Pazar sabah güneşli havada Taksim'e geri dön. Hatta biz güzel bir maç bile aramıyoruz, güzel muhabbet olsun yeter.
Kasımpaşa maçı, bahardan kalma bir hava, temiz bir pazar sabah. Yanımda Çanakkale'den çıkan Türk futbolu dilosu Mustafa. Önce temiz bir kahvaltı, ardından stadyum. Tam bir gölgede ve güneşte futbol maçı. Kapalı'nın önü gölge, ağaçlı tribünün önü güneş. Gündüz maçları güzeldir.
Üst üste izlediğim 3. Kasımpaşa maçı. Bu sezon 5. defa Kasımpaşa maçı. 4. kez bu stada geliyoruz. Çok keyifli. Bir yandan Kasımpaşa kazansın isterken, diğer yandan geleceği düşünüyorum. Takım buralarda kalsın, ucuza maç izleme keyfimiz devam etsin. Sonra Süper Lig'e çıkacaklar, biletler 30 lira olacak, biz de mahrum kalacağız.
Maç standart başladı. Orta saha mücadelesi. Sonrasında çok ilginç bir pozisyon oldu. Denizli atağında Eser topu çizgiden çevirdi, Tolga bıraktı, hakem devam dedi. Gerilerden gelen Denizlisporlu futbolcu topa vurdu, Tolga ayaklarıyla çıkardı. Top çizgiyi geçmiş (sonradan öğrendik), hakem devam dedi. Dimitrov sahayı topla geçti, Halil Çolak'ın önüne bıraktı ve gol geldi.
Bir anda bütün dengeler değişti. Denizlispor gol atacakken, Kasımpaşa attı. Kasımpaşa öne geçti. İlk yarının sonuna kadar oyunun hakimi olarak kaldı Kasımpaşa. Çok beğendiğim Murat Akın bu maç durgundu. Dimitrov, golde payı büyük olsa da çok etkili değildi. Ali Bilgin takımı ileriye taşıyan, topu oynayan adamdı. Fakat nedense tribünde pek sevilen bir isim değil. Acaba, Fenerbahçe ağırlıklı semtin bilinçaltı mı?
Fakat haklı oldukları bir yön var. Ali Bilgin sadece 60 dakika top oynadı. Ali Bilgin durunca Kasımpaşa da durdu. Denizli biraz ısırsa, ısırmak istese ikinci golü yemeden beraberliği yakalardı. Denizlispor'u ve Osman Özküylü'yü yorumlamak için daha fazla maçını izlemek lazım. Sonuçta iki gün önce hacze uğramış bir kulüp. Sıkıntılı bir kamp akşamı. Ne yazsak boş. Diğer tarafta geniş bir kadro ve profesyonel bir kulüp. Özgür gibi bir joker ve Erdi gibi ilk yarının yıldızı olan bir futbolcu yedek kulübesinde oturuyor. Şahin 65'te giriyor. Gökhan Güleç skor 2-0 iken son 5 dakika giriyor. Uğur Tütüneker'in böyle bir kadrodan daha iyisini çıkarması gerek.
Yine de oynattığı futbol tatmin etmese de (ki aslında ayağa pas oynayan sağlam bir takım) Tütüneker'in oyuncu değişiklikleri işe yaradı. Güzel hamleler yaptı. Halil'in yerine giren Hüseyin Kala oyuna haraket getirdi. Dimitrov yerine giren Şahin de aynı şekilde. Şahin 11 başladığı maçlarda bu kadar etkili değildi. 79. dakikada golünü de attı. Golü attıran Abdülhamit. Sağ kanatta oynadı defansa da çok yardım etti.
Kalan on dakika formalite oldu. Ne Denizli maçı çevireceğini düşündü, ne Tütüneker'in ekibi farkı arttırmayı. Tribündeki abilerin-amcaların muhabbeti ikinci yarının en güzeliydi.
Son 10 dakika ise Karşıyaka'ya edilen küfürlerle geçti. Haftaya Kasımpaşa İzmir'de. Çok güzel bir maç olacak. Kasımpaşa tribünü de olursa, hafif tatlı bir gerginlik olur.
Maç sonunda Şahin Aygüneş'in çektirdiği üçlü güzeldi. Az kişiye güçlü üçlü çektirdi. Çocuk o işi biliyor.
1 yorum:
Adamin hasosusun, soyle yazilar yazip orgazmin doruklarina cikartiyorsun, kralsin opuyorum kardesim
Yorum Gönder