Başlık ile fotoğraf ne kadar alakasız değil mi?
1983 yılında Fildişi Sahilleri'nde doğan, 2000'de Avrupa'yı bilmeyen-görmeyen Eboue ile 2000 yılında Avrupa Kupası kazanan bir takımın sevincinin ne alakası olabilir.
Eboue anlatıyor:
A.Madrid, Valencia, Tottenhm, Roma gibi çok sayıda kulüp vardı. Galatasaray ise henüz benimle iletişime geçmemişti. Wenger, benim bir veya iki maç oynadıktan sonra mutsuz olacağım bir takıma gitmemden yana değildi. "Sana iyi bir kulüp bulacağım Manu, çünkü sen benim oğlum gibisin" demişti bana. Ben attığım her adımı ona sorardım. Benimle iyi ayrılmak istediğini söylüyordu. Arsene Wenger, beni çağırdı ve Fatih Terim'in beni istediğini söyledi. Tavsiyesi kesinlikle Galatasaray'a girmem üzerine oldu.
2000'de Kopenhag'da olan bitenin baş aktörlerinden sadece iki tanesi değişmedi. Arsene Wenger ve Fatih Terim... Parken'da maç sonunda şampanyaları soyunma odasına getirip, Terim ve futbolcularına hediye eden centilmen Wenger, o günden sonra Terim'i 1 veya 2 kez görmüştür belki. Ama evladı gibi gördüğü, elinde büyüttüğü bir çocuğu Terim'in ellerine bırakmaktan çekinmiyor.
Hikayenin daha fazla anlam kazanması için biraz daha beklemek gerekecek. Şu anda henüz başı ve güzel başladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder