Perşembe, Aralık 6

Dağ Başını Duman Almış



Bugün okula giden herhangi bir Galatasaraylı, dünyanın en şanslı insanıdır. Şampiyonlar Ligi demek, ertesi gün okula gitmek demek. Kazandıysan ertesi gün bayram demek, eğlence demek. 

Biz liseden mezun olduk ligin havası kaçtı. Eskisi gibi değil. Zaten uzun zamandır eskisi gibi galip de gelemiyorduk. Bu sene iş değişti. Son 4 maçta yenilgi, yok 3 maçta 3 galibiyet, ikinci tur. 10 senedir ikinci tur görmemiştik. 

Aslında ne büyük sıkıntılar çektik. 2004,2005,2006... Şampiyon olduğumuz sene bile lider olamıyorduk. Sürekli krizler, kötü senaryolar. Açıkçası şimdi bakınca o zamanlar daha güzel geliyor. Hayatınla beraber yürütüyorsun takım tutmayı.Yıllar sonra geçmişe bakıp, 2000'de UEFA'yı aldık, 2006'da son hafta şampiyon olduk demiyorsun. "Ben orta sondayken UEFA'yı aldık, ertesi gün okulda şöyle oldu" diyorsun. Veya "2006'da son maça girerken o hafta mahallede şunu yaptık" diyorsun. Her başarı ve başarısızlık aslında sana hayatını anlatıyor ve yıllar sonra sana başka şeyleri ve kişileri hatırlatıyor.

Artık farklı bir hayat yaşıyoruz, farklı kaygılarımız var, önceliklerimiz değişiyor. Artık lisede değiliz. Galatasaray galibiyetlerinin verdği mutluluk o eski gururdan, "başardık" duygusundan daha farklı. Artık lisede değiliz, her sabah en az 20 Fenerliyle karşılaşan 20 Galatasaraylı değiliz. Artık tek başımayız. Kimseye hava atma dedimiz yok. Ne oluyor peki? 

Olay daha farklı. Galatasaraylılar gülsün istiyorsun. Sevinsin. Mutlu olsun. Kazanınca yüzümüzde tebessüm oluşuyor. Yurtdışında yaşayan, parası olmayan, hastanede yatan, 10 senedir görmediğim eski komşum, yeni evli arkadaşım, artık hayatta olmayanlar, ben... Hayat bize farklı yollar çizmiş. O eski 20-30-100 neyse Galatasaraylılar artık çok farklı yerlerde. Ama işte gelip (veya gidip) Braga'yı yenince, herkes aynı anda aynı şeyi hissediyor. En azından sen onları hatırlıyorsun, onların da seni düşündüğünü varsayıyorsun. Mesela Cluj ve Braga maçlarından önce kardeşimi aradım. Kazandık. Yeni totem oldu. Aramak için bahane. Kazanmayı istemek için yeni bir neden daha. Mesela bu tarz şeyler. Galibiyetlerden sonra boynumdaki atkıyla okulda hava atamayacağıma göre, başkalarının ve senin o gece huzurlu uyuyacağını bilmek. Keşke kardeşim de Galatasararaylı olsaydı...

Braga'da maç yapıyorsun. İlk yarı yeniksin, sonradan maçı çeviriyorsun. İkinci tura kalıyorsun. 10 sene sonra ilk defa. Müthiş başarı. Aydın gol atıyor. Aydın Konya'da attığında daha çok sevinmiştim. O zaman Galatasaray'ın başarısında payımız var gibi hissediyorduk. Konya'yı Antep'i yenmek Braga'yı yenmekten daha farklı değildi. Ama şimdi farklı. Braga'yı yenmek, galibiyete sevinmek oratk bir duygu oluyor. En az sana olduğu kadar başkaları için de güzel. Zaten biz de takıma eskisi kadar destek vermiyoruz. Emek vermiyoruz. Haliyle başarıdan pay kaptığımızı hissedemiyoruz. Ama mutluluktan bize de pay düşüyor işte.

Dağlık stadyumda yeniyorsun. Frankfurt maçını hatırlıyorsun. 7 yaşında, zorla okula gönderilmeyip evde maç izlettirilen çocuk.. O gün, geçmek bilmeyen son dakikalarda tribünden gelen Dağ Başını Duman Almış'ı dinliyor. Aradan 20 sene geçiyor. Çok şey değişiyor. Bu sefer dağ stadyumda falan işte... 1992-2012 arası bir hayat hikayesi. Hayatımda yeri olan bütün Galatasaraylılar'a kutlu olsun.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

abi senin gibi birinin kardeşi nasıl galatasaray'ı tutmaz ya...

Adsız dedi ki...

Ben bir Galatasaraylı olarak bu ikinci tura çıkmayı kapak olarak görme, hele hele Fatih Terim sevdasını anlamış değilim. Bundan 10 sene önce Galatasaray gruplara 2. torbanın en başında girerken, aynı gruba düştükleri takımların teknik direktörlerin suratları bir karış olurdu. Üst tura çıktıklarında Galatasaray'ı kurada çekmek istemeyen, cehenneme gelmek istemeyen yorumlar duyardık. Lucescu ise gayet mütevazi bir şekilde yorum yapardı.

Dün Braga maçını izledim, ilk yarıda maç 3'e 4'e gidiyordu az kalsın. Bir şekilde Galatasaray maçı çevirdi. Maçtan sonra Fatih Terim'in hareketi ise sanki Barcelona'yı devirmiş ve finale kalmışçasına tribünlere kahraman benim imajı vermek oldu. Gittim Avrupa'daki yorumları okudum, İspanyollar haritayı çizmiş bile; Galatasaray Malaga'ya çıksın ordan Barça, Real bir şekilde gelir zaten sonra dörtlü final yaparız vs.. Galatasaray'ın imajını bu seviyeye kim getirdi peki?? Lucescu'yu kovdurtan, Almaguer, Sarr, Petre, Bratu gibi yıldızları getiren, kulübü milyonlarca dolar zarara sokan, Kaptan Bülent'i, Ümit Karan'ı vs. kadro dışı bırakan yine Fatih Terim. Bu yüzden ben bir harika yarattım nidalarında bulunmasın hiç. Ha Mevzu neydi Rıdvan Dilmen'e kapak mıydı?? İngiltere'den 8 yediklerini komedi filmiymiş gibi anlatan Rıdvan Dilmen mi?? Başkanım başkanım diye ntv'den ve fb tv'den milyonlara seslenen Rıdvan Dilmen mi?? - GÜntekin bu 3 numara kimdi? - Vidic, cevabı alan Rıdvan Dilmen mi?? Sağa at, sola at, aslanım diye maç yorumlayan Rıdvan Dilmen mi?? Bu kadar şey varken hala kapak takacağım derdinde işte, hu bu ha onu çekme bunu çek. Aynı şey gözümde.

Adsız dedi ki...

Galatasaraylılığımı bi kenara atarak söylüyorum ki kuralar çekildiğinde kağıt üstünde GS 2. idi zaten. Ne cluj Gs'nin rakibiydi ne de braga.İlk manu maçında hakemler maçın anasını sikmeseydi, 2. maçtaki cenabetletlikler 3.maçtadaki yağmur yüzünden olaylar olmasaydı Galatasaray inanıyorum yenilgisiz çıkardı hatta 1. bile olabilirdi.
Yıllar sonra Manu gibi bir takımı yarı sahasına hapseden takımdır Galatasaray.Sonraki maçlarda bir türlü dikiş tutturamadık derken son 3 maçı kazanıp cıktık.Bakın son 3 maç diyorum.
Maçtan sonra Felipe Melo şöyle dedi; "Normalde Fatih Hoca çok bağırır maç içinde veya soyunma odasında.Braga maçının devre arasında bi baktık Fatih Hoca susuyor.Bir kelime etmed