Pazartesi, Aralık 24

Galatasaray 84-66 Gaziantep BB Spor




Cumartesi günü öğleden sonralarına iyi alıştık. Beşiktaş derbisi dışında 6 maçı da cumartesi günü oynadık. Bu ülkenin çalışan nüfusu büyük çoğunlukla haftada 6 gün çalışıyor. Cumartesi günü 16.00-17.00 gibi saatlerde İpekçi gibi ulaşımın da zor olduğu bir yerde maç olması taraftar sayısını azaltıyor.

Bu sorunun federasyonun veya Lig Tv'nin veye Galatasaray yönetiminin düşünmesi gereken kısmı. İngiltere Ligi'ne göre saat ayarlaması yapılınca sıkıntı oluyor haliyle. Yine de  bunlar bahane olmamalı. Taraftar da düşünmeli. Neden gelmiyorlar? Cumartesi günü çalışmayan 5.000 Galatasaray taraftarı yok mudur? Cumartesi saat 12.00'de Fenerbahçe maçı olsa kaç kişi gelir? Havanın soğukluğu çok geçerli bir bahanedir ama havanın iyi olduğu zamanları da biliyoruz. Fenerbahçe yenilgisi etkilemiş midir? 10'da 10 gidilen zamanı da biliyoruz.

9 Ocak'ta Kazan maçında salon hatırı sayılı bir kalabalığa ulaşacaktır. Videolar da paylaşılır. Ne güzel tribün yapıldığından bahsedilir. Fotoğraflar şahanedir. Kıskananlar çatlayacaktır. İstanbul tribünlerinin en büyük sorunu kendilerini çok iyi ve cefakar sanmalarıdır. Oysa cefakar olanların sayısı her tribün için 2000'i geçmez.

Gaziantep maçı saat 16.00'da olsaydı gidemezdim. Cuma akşamı, saat 17.00'ye alındığını öğrendim. Çok rahat yetişirim diye düşündüm. Zaten gitmek için artı motivasyon yaratan faktörlerden bir rakip takımda Kötü Gün Dostu Cem Akdağ'nın olmasıydı.  Cem Akdağ bu şubenin en çok saygı görmesi gereken figürlerinden biridir. Ama ne yazık ki maç başını kaçırdık. Koç için neler yapıldı bilmiyorum. Belki de hiç bir şey yapılmadı. Kafa abiler de yolunu Vakıfbank maçına çevirmiş, pankart falan hazırlandığını da sanmıyorum.

Maçın başından beri üstündük. Neyse ki, geçen seneki Antalya maçı gibi veya Beşiktaş yarı finali gibi "keşke taraftar olsaydı" diyebileceğimiz bir son olmadı. Maçı baştan sona üstün götürdük. Son dakikalarda Ender, Can Korkmaz, Doğukan, Furkan, Sertaç beşiyle mücadele ettik. Muhteşem anlardı. Biraz da üzüntülüydü. Keşke Göksenin de sağlıklı olsaydı ve Ender yerine o dakikalarda orada o oynasaydı. Ve 5 tane genç oyuncuyla parkede olsaydık. O zaman dilen sabah kadar. Göksenin'e bir kez daha üzülmemize vesile oldu.

Maçta oynayıp sayı atamayan tek oyuncumuz da Doğukan oldu. Sanırım TBL'deki ilk maçı oldu. En azından bir ihtimal yıllar sonra "ilk maçını izledik" diyebileceğiz. Bizim bunu dememiz için onun iyi bir oyuncu olması lazım. Can da 4 sayıyla ligdeki kariyer rekorunu kırdı)

Bu tip maçlarda kayıp yaşamazsak normal sezonu lider bitiririz diye tahmin ediyorum. Fakat haftaya Banvit deplasmanı çok önemli. Fenerbahçe'nin Aliağa ile; Efes'in Tofaş ile, Karşıyaka'nın da Edirne ile, yani nispeten kolay rakiplerle oynayacağını düşünürsek, bu yazıdan 4 gün önce liderken, bu yazıdan bir hafta sonra 5.sıraya düşmüş olabiliriz. Bu puan durumunda, matematikte çok da sıkıntı yaratmaz ama psikolojik olarak ufak bir yara açabilir.

Banvit'i yenelim, Hacettepe maçı da pazar günü olsun, ondan sonra ikinci yarı bambaşka bir havada yaşansın.


Hiç yorum yok: