Bu sefer maça geç kalmadım. Olabilecek en erken zamanda içeri girdim. Ama takım benden daha sonra geldi maça. İlk iki periyot büyük sıkıntı yaşadık. Cenk'in bireysel katkısıyla ayakta durmaya çalıştı uzun süre. Sonradan gerisi geldi de derbi öncesi sürpriz yaşanmadı.
Donetsk maçı sonrası böyle bir atmosfer bekliyordum. Takım, psikolojik olarak ufak da olsa bir çöküntü yaşadı. Bunu ilk periyotta görmek mümkündü. Taraftar ise yine salona gelmemekte diretti. Gerçi bu sefer normal. Donetsk maçının hayal kırıklığına; geçen pazar Ahmet Cömert'te yaşananlar, ve futboldaki derbi eklenince tribün, ufak çocukların Galatasaray ile buluşmasına döndü. Tribün büyükleri bile maça fazla ilgi göstermedi.
Geçen sene Antalya'ya yenildiğimiz maç esnasında bütün tribün Florya'da toplanmış, takımı Kadıköy'e uğurluyordu. Şimdi de akıllar futboldaydı herhalde. Bir de Beşiktaş derbisi dışında çoğu iç saha maçını Cumartesi 16.00'da oynamış olduk. Daha uygun saatlere çekilse, tribünün daha çok dolacağına inanıyorum.
Neyse ki takım ikinci yarıda maça dönmeyi başardı. Alıştığımız Galatasaray geri dönünce maçı kazanmak kolay oldu. Jamont Gordon TBL'deki en yüksek sayısını Tofaş'a attı; 18 sayı; hangi ara attı izlerken bile fark edemedim. Hawkins sene başındaki gibi değil ama en kötü gününde bile etkili.. Furkan'ın çabası ve Ndong'un ribaund katkısı iç rahatlatıcı...
Tofaş, geçen senenin en sempatik takımıydı. Bu sene o sempati kaybolmuş gibiydi. Takım yine iyi ve sert oynuyor. Ama fazla adrenalin pompalıyorlar sanırım. Gereksiz yere gerginlik yaratıyorlar. Başka maçlarda işe yarar ama Galatasaray karşısında ter teper. Tribünü maçın içine sokmak için Kenan Sipahi'nin gereksiz yere Cenk Akyol'a atarlanması yetti.
Maçın sonu Fenerbahçe'ye sataşarak geçti. Fener Sami Yen'e nasıl gelecek ile Ataşehir Fener'e mezar olacak arasında geçen son dakikalar. Belki de uzun bir aradan sonra ilk defa 2 dileğim var tezahüratı gerçekçi oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder