Cumartesi, Aralık 15

Kasımpaşa 1-1 Trabzonspor




Sebepsiz bir batıl inanç işte. Eğer bir maça geç girersem ve maçı kaçırdığım dakikalar içinde gol olursa, bir daha maça gidene kadar geçen günler kötü geçer. Sanki ihanetin bedeli gibi. Toplasan böyle 3-4 maç olmuştur ama o inanç da bir yerden sonra korkuya dönüşüyor.

Gereksiz işler yüzünden Özer'in golünü kaçırdık. Ondan sonra da maçtan keyif almak mümkün olmadı. Dakikalar geçiyor gol olmuyor. Kendi takımımızın maçı değil ki sadece sonuç önemli olsun. Gol olsun, pozisyon olsun istiyoruz. Geldiğimiz maçta gol olmuş ama görememişiz. Derken en kötü olay oldu. 89.dakikada gol oldu, maç uzadı.

Özer'in golüne yetişseydim, 1-1 olunca çıkardım. Uzatmaları izlemezdim. Nasıl maç başındaki batıl inancım varsa, bir de maç sonu için var. Maç bitmeden stadyumdan çıkmam. Maçtan çıkma, maçı kaçırma gibi bir durum değil. Girişte başka etkenlere bağlısın, çıkış ise Allah korusun ölüm-kalım meseleleri dışında senin verdiğin bir karar. Hal böyle olunca 90.dakika bitmeden tribünden çıkmam. Ama maç uzarsa keyfime göre giderim. Çünkü uzatma kadar saçma bir şey yok. Bazı futbol ulemaları penaltılar kalksın diyor. Sanki penaltı futbolun içinde olan bir durum değilmiş gibi. Sanki futbolcular penaltı atmıyorlar da taş kağıt makas oynuyorlarmış gibi adaletsizlikten dem vuruyorlar. 120 dakika boyunca birbirine üstünlük kuramayan iki takıma penaltı attırmaktan başka bir yöntem aklıma gelmiyor. Üstelik penaltılar, o sıkıcı 30 dakikalık uzatmayı izleyen taraftar için de heyecanlı birkaç dakika demek.

Maçın normal süresinin berabere bitmesini ne kadar istemediysem uzatmada gol olmasını da o kadar istemedim. Madem uzatmayı izliyoruz, penaltıları da görelim. Penaltılar başlayınca akla ufaktan Videoton maçı geldi. Kasımpaşa'yı daha şanslı gördüm. Ama Trabzonspor, Tolga ile turu yakaladı.

Şota'ya ligin en kötü teknik direktörü demiştim, arkasındayım. Hiçbir şey üretemeyen, Alanzinho'nun yalancı çalımları ve driplingleri dışında sahada var olmayan Trabzonspor, İstanbul'dan turlayarak döndü. Şota uzun süre oyuncu değiştirmedi. 80.dakikada hücumcu Dimitrov'u çıkardı ve savunmacı Elyasa'yı çıkardı. 10 dakika da kalsa, oyun içinde böyle değişiklik yapmak her zaman risktir. Öyle de oldu. 8-9 dakika sonra Adrian attı. 90 dakika boyunca tek oyuncu değişikliği yapıyorsun ve onda da hücumcu çıkarıp savunmacı alıyorsun. Gol yemek kaçınılmazdı. 

Trabzonspor'un verilmeyen bir golü de vardı maç içinde. Sanırım nizami golmüş. Benzer bir şekilde yan top golü yediler. Kalede de uzun boylu Isaksson var. İlginç yani.

Neyse olan oldu. Kupa maçları için İstanbul dışına çıkmayan Kasımpaşa, grupları göremedi. Görse güzel olurdu, en azından 1 maça daha giderdik. Kasımpaşa tribününün boykotu da biletler 5 liraya düşene kadarmış. İki günde iki kupa maçında iki Trabzon takımı İstanbul'da kupada tur atladı. Bu haftayı da unutmazlar artık.


Hiç yorum yok: