Salı, Aralık 11

Tek Tip Vicdan




Zengin değiller. Ama durumları iyi olan insanlar, aileler. Sıkıntılı dönemleri illa olmuştur ama hiçbir zaman yokluğu görmemişlerdir. Sistem içine bir şekilde dahil olmuşlardır. Sistem de onları dışlamamıştır zaten. Toplum da dışlamamıştır. İki ileri bir geri, iyi-kötü, az-çok idare etmişler. Aslında iyi insanlar. İçlerinde biraz olsun vicdan kırıntısı var. Diğerleri gibi vicdansız değiller. 

Sistemin içinde nasıl var olacaklarını, nasıl yer edeceklerini  biliyorlar. Diğer yandan kendileri gibi olmayanlara iyi davranmaya çalışıyorlar. Onları çok sevdikleri için değil, vicdanlarını rahatlatmak için. Zekat veriyorlar, sadaka veriyorlar, yardım ediyorlar, yardım dernekleri kuruyorlar, bağış yapıyorlar, kampanya yapıyorlar. Ama hiçbir zaman onlarla bir araya gelmiyorlar. Sokakta karşılaştıkları zaman yollarını değiştiriyorlar. Onlara yeni kıyafetler alıyorlar belki ama onları eski kıyafetleriyle, yırtık ayakkabıyla görünce yollarını değiştiriyorlar. Veya istemsiz olarak, onları potansiyel hırsız olarak gördükleri için ellerini çantalarına atıyorlar.

Okullara serbest kıyafet geldi. Ülke yine ikiye bölündü. Demokratikleşme, serbestlik, özgürlük, ayrımcılık, sosyal uçurum, kullanılan potansiyel kelimeler. Hemen yazalım; ben tek tipin kalkmasına sevindim. Güzel bir uygulama. Öğrenciyken de hep bunun hayalini kurardık zaten. Çoğu kesim ise karşı çıktı. Bunun fakir çocuklar için zararlı olduğunu söylediler. Genel olarak profilleri ilk 2 paragrafta anlattığım tipler.

Yoksulduk diyemem, babama haksızlık olur. Ama zengin değildik, hatta dönem dönem orta sınıf bile olamıyorduk. Belki de tek sıkıntı, zengin mahallesinde oturuyor olmamızdı. Ülke standartlarının  üzerinde bir yerde oturuyorduk. Biz ülke standartlarındaydık, belki daha bize uygun bir yerde otursaydık farklı hissederdim, o zaman ortanın üstü olurdum belki. Senelerdir aynı yerde oturduk. İlkokulum bizim arka sokaktaydı. Sınıf arkadaşlarım ile aynı mahallede oturuyorduk. Okuldan çıkınca beraberdik. Bazısı topu olan çocuktu, diğerinin yırtık ayakkabısı vardı. Yaşım 10 bile değildi ama kim zengin kim fakir bilirdik.

Sonra ortaokul ve lise. Aynı okul. 7 sene. Kimliğin, karakterin oturduğu yıllar. Çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Babası işsiz olan adam da vardı, 17 yaşında arabayla gelen de. Devlet okuluydu. Her kesimden çocuk vardı. Üniforma mavi renkte gömlekti. Kimi abisinden kalan gömleği giyerdi, kimi en şık markanın en pahalı gömleğiyle gelirdi, onu da ertesi gün giymezdi. Kimi öğle yemeğinde, arkadaşının aldığı bisküviden 1-2 tane alırdı, diğeri 2 tost bir hamburger çakardı. Küçüktük ama salak değildik. Ve herkesin de hakkını vermem lazım, kimse vicdansız değildi.

Fakir olduğu için aşağılanan çocuk görmedim. Üstelik birini aşağılamak o yıllarda bir hobiydi neredeyse. R harfini söyleyemeyen, berberde saçı rezil edilen, yüzü sivilceli olan, sınavda zayıf alan.. Herkesle dalga geçildi ama fakir olanla dalga geçilmezdi. Belki de çocukların vicdanı ve ahlakı sizlerden daha üstündü.

Tek tip benim için karanlık bir uygulama. Askeri rejim tarzı. Özgürlük kısıtlanıyor. Çocuğun okuldan soğumasının en büyük nedeni. 10 yaşında kravat takan çocuktan ne beklersin? Ortadan kaldırılması güzel olur. Herkes istediğini giyer. Daha rahat olur. Rahat çocuk daha çok şey öğrenir. Eğer amacınız dayatmak değil, öğretmekse tabi. Gerçi bu uygulamanın da bazı sıkıntıları var. İçime sinmeyen şeyler var. Fakat bunların nedeni ekonomik değil. Daha siyasi mevzular. Karşı çıkılan nokta bu değil.

Bir kesim karşı çıkıyor: ama bu eşitlik ilkesine ters. Fakir çocuklar için baskı olacak tramva yaşayacak, zengin ve fakir ortaya çıkacak diyor. Mesele işin bu kısmı, yoksa çetrefilli bir konu olduğu gerçek.

Size kötü bir haber vereyim. Yoksul ailelerinin çocuklar zaten yoksul olduklarını biliyor. Fakat sizin korkunuzun asıl nedeni yoksulun belli olacak olması. Yoksuldan korkuyorsunuz. Çünkü yoksulun size zarar vereceğinden korkuyorsunuz. Servetinize, rahatınıza, refahınıza uzanacağından korkuyorsunuz. Çünkü siz kapitalizmin en vahşi kodamanlarından değilsiniz, içinizde biraz olsun hak ve adalet var. Ve biliyorsunuz ki, sizin kazandıklarınızda, maddiyatta, statüde, konforda, o yoksulların de hakkı var. Onların, yoksul olduğunu anlayıp o hakkı talep etmesinden korkuyorsunuz.

Ve bu sefer iyi haber. Okullarda serbest kıyafet olunca, yine sizin refahınıza zeval gelmeyecek. Örterek, saklayarak ahlakı kontrol edebileceğinizi sanıyorsunuz. Ve evet öyle. Okulda tek tip kalksa da televizyon, medya, devlet, her şey sizin, ya da size sus payını vermiş olanların elinde kalacak. Değişen çok fazla bir şey olmayacak. Hiç olmazsa çocuk, okula severek gidecek.

Bu arada; zengin-fakir ayrımı ortaya çıkacak diyenler; yemeğinizi lokantada dışarıda, lokantanın bahçesinde yiyorsunuz değil mi? Ne de olsa içeride sigara yasağı var. Yemeğin üzerine bir sigara da iyi gider, içeride niye oturalım ki...


Hiç yorum yok: