Pazar, Kasım 9

Fenerbahçe 4-1 Galatasaray

Selçuk Şahin eğer post fotosunda yer alıyorsa, ya çok içmişimdir, ya da kıyamet alameti dedirtecek kadar iyi oynamıştır Selçuk. İkincisi oldu, Deivid'le birlikte maçın adamıydı ki, Deivid için söyleyeceklerimi yazının sonuna bırakmayı uygun görüyorum.
***
Yine tipik bir Kadıköy başlangıcı oldu bence oyun olarak. Galatasaray genelde iyi başlıyordu, gol atamıyordu, bu sefer golü de buldu. Ancak beraberlik golü erken gelince, planlar bozuldu biraz. Şöyle düşünelim, Selçuk'un golü, bir önceki pozsiyonda da topa onun vurduğunu düşünürsek, yine direk dibine yaptığı koşunun Galatasaray defansınca önemsenmemesi, o topun o açıdan girmesi bayağı zordu. Eğer böyle olmasaydı da, maç 0-1 iken 15 dakika Galatasaray top yapsaydı maça başladığı sükunette, belki daha farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi. "öyle olmasaydı böyle olurdu" gibi vasat bir görüş olabilir ancak, Kadıköy'de 0-1 geçen her dakika, Fenerbahçe'nin kırılganlığını biraz daha artırırdı. Öyle olmadı, önce o beraberlik golü geldi ki Selçuk'un gol atması bir olaydır. En akıllarda kalan golü, Coupet'ye 30 metreden attığı balık goldü, bugünden itibaren bu da değişti. İkinci golle birlikte de Fenerbahçe hem iştahlandı hem de Galatasaray demoralize oldu. O ikinci gol de bayağı moral bozucuydu...
***
Bazı bireysel performanslardan söz etmek istiyorum, ancak bir iki yüzlülük durumu oluşabilir. Çünkü şimdiye kadar burada kendi çapımda eleştirdiğim, giydirdiğim bütün adamlar bugün mükemmel oynadılar. Ama şu var ki ben Fenerbahçeliyim, dolayısıyla objektivite gibi bir derdim yok, tarafım, bugün iyi oynadıkları için alkışladığım oyuncular yarın kötü oynarlarsa yine eleştirebilirim onları. Neyse Selçuk diyorduk, hakikaten Fenerbahçe kariyerindeki en iyi maçlarından birini çıkardı. 6 yılda 7-8 tane maçtır sanırım ama olsun. Ha top kaybetmedi mi, yine kaybetti. Hatta bunlardan birinde de sarı kart gördü, ancak benim ondan asıl beklentim ve isteğim top rakipteyken yapabilecekleri... Rakibe basması, pres yapması, mücadele etmesi. Bugün o işi tam yaptı... Josico neden Fenerbahçe'de derken bugün oldukça iyi oynadı. Evet bir Aurelio değil, ancak oyunun defansif yönünde Maldonado'dan çok daha dirençli ve bu maçın ardından "Fenerbahçe rakısı" temalı tezahurat da tarihe karışır sanırım...
***
Ve Deivid... İlk senesinde Kayseri'de attığı beraberlik golü, İzmir sürgününde şampiyonluğu getiren golü atması, onun eleştirilmesini engellememişti. Geçen seneye bambaşka girdi bu adam. İnanılmaz goller attı, attırdı. Sevilla ve Chelsea maçları, bu yıl oyuna girip golünü atıp ağlaması, duygusal açıklamaları ve özgüveniyle Fenerbahçe'de en sevdiğim yabancılar listesine çoktan adını yazdırdı. Oyuna girmesi çok şey değiştiriyor Deivid'in. Kah oyun kurucu oluyor, kah Gökhan'a yardıma geliyor, ki Gökhan da parlayan isimlerden biriydi, top dağıtıyor, kaybediyor, kazanıyor, arapası atıyor, sürekli deniyor... Kısaca, Deivid toptan anlıyor ve bence komple bir futbolcu.
***
Tolunay Kafkas geçen hafta Beşiktaş'ı yendikleri maçtan sonra "Denizli'yi yenemezsek bu galibiyetin anlamı kalmaz" demişti. Denizli'yi yenemediler ve gerçekten de hiç bir anlamı kalmadı o Beşiktaş galibiyetinin. Haftaya biz Ankaraspor'u yenemezsek eğer, puan olarak zaten geride olduğumuz ligde yine bir darbe almış olacağız. Ama bugün ki maçın anlamı kalmaz diyeni döverler heralde. Bir derbi kazandık, çok mutluyum, ve bütün hafta böyle geçecek, bu kadar basit...

Hiç yorum yok: