Pazartesi, Ocak 25

Galatasaray 1-0 Gaziantepspor


Çok istedim maçın oynanmasını. Puan kaybını bile göze almıştım. Bunun birinci nedeni A.Madrid maçları öncesi fikstürde sıkışma olmasından korkmam, ikinci nedeni ise tribünde olmanın, stadyumda olmanın bu sene farklı bir heyecan yaşatması. Artık uzun yıllardır alışık olmadığımız kadar güzel bir takımımız, güzel bir futbolumuz var. İzlemek için sabrısızlanıyorum. Çocuk gibi, "maç günü gelse de stadyuma gitsek" diyerek içleniyoruz. Bir de Kapalı'da olmak var tabi. Eski Açık'ta sıkıldığım günlerden sonra Kapalı'da olmak da ayrı bir keyif. Dün Yeni Açık takviyeli Kapalı'da ıslanmayı da becerdik.

Bu zevkten uzun bir süre mahrum kalıyoruz şimdi. Ali Sami Yen Stadı, eğer bir Türkiye Kupası maçı çıkmazsa, senenin en önemli maçı olan A.Madrid maçına kadar kapılarını kapatıyor.

Gaziantepspor maçı, burada oynadığımız son lig maçı olan Gençlerbirliği maçına çok benziyor aslında. İyi top yapan Galatasaray, pozisyona giren Galatasaray ama gol atamayan Galatasaray. İki maç arasındaki tek fark, Gençlerbirliği'nin 15 dakika içinde kabus gösteren ataklarının Gaziantepspor tarafından gerçekleştirilmemesi. 10 kişi kalmaları önemli bir avantaj sağladı bize. İki maçta da goller hemen hemen aynı dakikada geldi. Bundan sonraki maçlarda gol atma işini daha erken yaparsak, farkı da açabiliriz.

Maçın yıldızı tartışmasız Caner Erkin. Uzun süredir bu kadar iyi oynayan ve bunu devamlı hale getiren, üretken ve efektif (ne demek lan bunlar) bir futbolcu görmemiştik Sami Yen'de. Sanırım en son Arda'nın ilk senesi böyleydi. Caner, transferin son gününde takıma kazandırılan isim iş yapar önermesinin son örneği olarak karşımızda. 1 ay içinde Galatasaray taraftarı Kewell ile birlikte Caner'in de sözleşmesinin uzatılmasını isteyecek. Yönetim kurulu mart öncesi bu çağrıya kulak verir mi merak konusu.

Arda demişken, kaptan hala Bosna maçı yorgunu galiba. Bekleneni veremiyor. Vazgeçemiyoruz da. Kötü gününde bile istatistiğine asist yazdırıyor. Bu açıdan Alex ile benzetmek mümkün (Bu cümle bana +100 tiraj kazandırır, Alex'e laf attım, koşun).

Asisti yapan Arda, golü atan Mustafa. Bir başarı hikayesi Mustafa Sarp. Bizle anlaştığında tahminimiz, tam da bugünlerde Bursaspor'a veya Eskişehirspor'a gideceği şeklindeydi. O ise şampiyonluk yolundaki en önemli 3 puanlardan birini kazandıran golü attı. Takımın vazgeçilmezlerinden biri oldu. Fizik olarak hocasi Rijkaard'ı, ruh olarak eski hocası Bülent Korkmaz'ı, attığı gollerle de eski arka direk golcümüz Capone'ı hatırlatıyor.

Gözler yeni transferlerdeydi. Fakat çok fazla gözlem yapamadık. Lucas Neill'in yerine Emre Aşık da oynasaydı birşey farketmezdi. Ve evet bu da önemli. Takımın gizli kaptanı Emre Aşık'tan farkı yoktu ilk maçını oynayan Lucas Neill'in. Lider özellikli bir topçu lazım diyorduk. Lucas Edward Neill o karakterde. İsmi bile İngiliz Kralı ismi gibi.

Jo ise Türkiye Ligi'nde çok can yakar. Hareketli, deparlı, atarlı, fizikli. Elano ile iyi bir ikili olurlar ki, Elano her geçen gün bazı isimleri haksız çıkarmaya, sinirlendirmeye devam ediyor. Müthiş bir Elano izledik. Bu da demek oluyor ki 1-2 hafta içinde "Elano'nun İdmandaki Tavırları Rahatsız Etti" başlıklı haberler yazılacaktır.

Elano'nun oyundan çıkması ve onun suratının asılması tek can sıkan şey. Kabak sürekli Elano'ya patlıyor. Penaltı ona attırılmıyor, kaçırılıyor. Penaltı kaçıran futbolcu oyunda kalır ilkesine bağlılıktan Elano oyundan çıkıyor. Takımın günah keçisi geçen seneye kadar başka isimlerdi, şimdi Elano olacak herhalde.

Uğur Uçar'ın oynaması beni çok tedirgin etti. 2 sene önce karlı bir sahada kaybettiğimiz Uğur'u hala tam olarak göremedik. Uğur'dan daha etkili bir Sabri vardı mesela, onu bekliyoruz. Ama o da yok oldu birden nedense. Bursaspor deplasmanında çok gereksiz gösterilen bir sarı kart gördü cezalı duruma düştü. O günden beri oynanan 4lig 3 kupa maçından sadece bir tanesinde oynadı. Uzun sakatlık sanırım..?

Barış ve Hakan Balta hakkında da birşeyler yazmak gerekirse, fena değillerdi. Barış, bu tip maçların adamı. Takımın gücünü arttırdı. Hakan ise normalde yapmadığı kadar bindirmeyi yaptı bu sefer. Bu arada Leo bize yine 1 gol hediye edecekti.

Son olarak Nonda'yı yuhalayan karakter yoksunu insanlara gelelim. Nonda'yı beğenmemek mümkün. Hatta şu futboluyla çok mümkün. Fakat bu onu ısılıklamak gerektiği anlamına gelmez. Bazıları, bilet parası veriyor diye hiçbir futbolcuyu ıslıklama hakkına da sahip değildir. Galatasaray forması giyip emek sarfeden her futbolcu saygıyı hakediyordur. Ona saygı göstermeyenler inşallah maça girecek bilet parası bile bulamazlar ve bu stadyuma bir daha giremezler.

Galatasaray futbol takımı iyi yolda.

Hiç yorum yok: