Çarşamba, Mart 13

Yürüyelim Arkadaşlar



Herkes bu fotoğrafı paylaşıyor, bu fotoğrafı koyuyor. Nasıl koymasın? Türk spor basınını okuyarak büyüyen herkes için büyük makara malzemesi. Fotoğrafı ilk gördüğümde fotoşop sandım. Sanki her bir futbolcunun gol sevincini almışlar, eklemişler birbirlerine. Oysa aynı yolda yürüyenlerin karesi.

Çeyrek final görmeyeli 12 sene oldu. 14 Şubat'taki unutulmaz Deportivo La Coruna maçı zamanında doğru dürüst tribüne bile gitmiyordum. Yanımda bir büyük olmadan gittiğim ilk maç 7 Mart 2001 Milan maçı. O gün çeyrek finale çıkmıştık. Ondan sonrasında Ali Sami Yen'den çıkmadım. Yani aslında benim için her şey (evet her şey) çeyrek finale çıktığımız bir maçta başlamıştı. 12 sene sonra Schalke 04 maçı. Yine çeyrek finale çıkıyor takım. Ben de yavaş yavaş kopuyorum tribünlerden. Kendi içinde garip bir simetrisi var gibi.

Arada geçen 12 seneyi doya doya yaşadım. 2002'deki şampiyonluğu, (2003 ÖSS yılım olduğu için uzak geçti), 2004'teki Olimpiyatı, 2005'teki 100. yıla rağmen yaşanan kavgaları-çekişmeleri, 2006'daki mucizeyi, 2007'deki sıkıcılığı ve kaosu, 2008'deki çiftellliyi, 2009'daki yıkımı, 2010'daki total futbol rüyasını,  2011'deki çöküşü, 2012'deki dirilişi...

Neler neler. Ne maçlar, ne heyecanlar, ne transferler, ne sabahlamalar.... Ve geldik yine aynı yere. Sene 2013. Aldığımız yerde bırakma zamanı gibi. 

(Şimdi bir daha okuyunca veda yazısı gibi olmuş ama öyle değil; aslında vurgu yapmak istediğim ve yapamadığım şey emaneti korumuş olmanın, aynı şekilde teslim etmenin rahatlığı. Kime teslim ediyoruz , kim bize emanet etti hiç birinin cevabı yok, bilemiyoruz. Kendi kendime gelin güvey oluyorum, bu başarıdan kendime pay çıkarmaya çalışıyorum belki de. Ama aslında tek istediğim; benden küçükler varsa; veya bize göre daha uzaktan sevenler varsa; "sevin abi, çok mutlu oluyorsunuz" yazısıydı. Takım tutmak, peşinden koşmak, bağlanmak, başarılarını görmek, hatta başarısızlığını yaşamak. O heyecanı yaşarken, içindeyken ayrı güzel de, bazen böyle günlerde geriye doğru dönüp bakınca, bir muhakeme yapınca çok daha güzel oluyor, çok farklı bir haz yaşanıyor) 

Ligdeki şampiyonluk daha önemli. Onun stresi, onun heyecanı hala devam ediyor. Ama bugün çok farklı bir şey var. Avrupa'nın 8 takımı arasında sayılmak. Bütün o geçen 12 seneyi düşünümek, hatırlamak çok güzel geliyor. Fotoğrafa bakınca Hamit, Burak, Semih, Drogba-Sneijder gören vardır muhakkak ama sanki fotodaki her futbolcunun üzerinde tek tek yaşadığımız o bütün sezonlar, maçlar yazıyor. Hasan Kabzeli maç, Hamburg yenilgisi, Fenerbahçe yenilgileri, Kadıköy'de kupa... İyi-kötü her şey. Bütün gençliğim film şeridi gibi gözümün önünde geçiyor. Hayatımın arka planı sarı-kırmızı....




Hiç yorum yok: