Pazartesi, Ocak 5

5 Maçlık Değerlendirme



İki ay öncesinden bugünü tahmin edemezdik. Daha doğrusu tahmin edemeyenler çoğunluktaydı. Hamza Hocam'ın kısa sürede takımı toparlayacağından emindim. 5 maçta 13 puanı tahmin ediyordum ama açıkçası Ankara deplasmanını galibiyet, Beşiktaş'ı da beraberlik olarak yazmıştım. Şampiyonluk rakibinden 3 puan alarak hedeflenen 13 puana ulaşmak daha karlı oldu, güzel oldu.

Futbol basit bir oyun. Parçaları doğru yere monte ettiğin zaman işler biraz daha kolaylaşıyor.  Macera denemeye gerek yok. Sezonun ilk kısmı biraz öyle geçti. Umarım bundan sonra son haftalardaki gibi devam eder. Zaten Süper Lig'in şifreleri çok net. "Ligi bilen hoca" tanımı goygoydan biraz daha fazlası...

Açıkçası orta vadede (yani sezon sonuna kadar) hocamın aynı istikrarı sürdürmekte zorlanacağına inanıyordum. Elindeki malzemenin bir yerde tökezleyeceğini düşünüyordum. Hala daha büyük bir güven duygusu yok. Yanılmayı dilerim. Fakat umut veren gelişmeleri de görmeyecek değiliz.

Şimdilik oyun sahasında çok iyi işleyen bir takım görmedik. Ama değişen bir şey var. O da, her futbolcunun üzerine biraz koymuş olması. En gerideki Muslera'dan başlatarak, Telles, Melo, Selçuk, İtalyanların hiç şans vermediği Emre Çolak, son 5 maçta 6 gol atan Burak Yılmaz... Kadro dışı bırakılan Sabri'nin katkısı küçümsenemez. Yedek kulübesine bile girmekte zorlanan Pandev dahi, Türkiye Kupası maçlarında gerekli katkıyı sağlıyor.

Beni herhalde en çok üzen çok sevdiğim Umut'un formsuzluğu. Çalışkanlığı ve mücadelesi sayesinde benim için her zaman örnek bir profil olmuştur. Fakat takımın yaşadığı ani yükseliş esnasında ön plana çıkamadı. Burak'ı çok rahatlattığını düşünüyorum. Fakat yapması gereken asıl işleri yapamadığını da görüyorum. Tam bu noktada ikinci devrenin planlarını yazasım geliyor. Pandev, yabancı kontenjanı nedeniyle kolay kolay forma giyemeyecek gibi gözüküyor. Umut Bulut'u yedekleyecek yerli bir forvet bu takıma çok fazla katkı sağlar. Adı geçen isimler var. Adem Büyük, Muhammet Demir, Hasan Kabze hatta Semih Şentürk. Bence, tecrübeli bir isim 6 aylık katkıyı daha kolay verebilir. Uyum sorunu çekmez. İlk tercihim Adem olur ama bonservisi çok yüksek olur. Camiayı bilen Hasan Kabze, sakatlıklar nedeniyle istikrar sıkıntısı çeken Muhammet'in önüne geçer.

Biz bunları yazıyoruz ama Hamza hoca Beşiktaş maçı sonrasında stoper isteğini dillendirdi. Haklılık payı var. Semih ve Chedjou'nun sakatlanması anında sıkıntı yaşanması muhtemel. Zaten Semih, herhalde Mustafa Pektemek ile beraber ligin sakatlanamaya en yakın futbolcusu. Chedjou'nun da Afrika Kupası  durumu var. Fakat ligin içinden o bölgeye yapılacak bir transfer göremiyorum. Zaten şişkin bir kadro var. Son dönemlerin transfer çılgınlığı kulübü maddi anlamda, takımı da kadro kalabalıklığı anlamında zor durumda bıraktı. O nedenle Serdar Aziz gibi pahalı, Uğur Demirok gibi vasat bir stoper alınacağına Hakan Balta gibi bir tecrübeden rotasyonda daha çok faydalanmak daha doğru bir tercih olur diye düşünüyorum. 

Bir de Sneijder mevzusu var. Çok fazla tepki almamak için kafamdan geçenleri yazmayacağım. Ama gitmesi halinde doğru bir kurgu oluşturulursa sıkıntı yaşanmaz. Sneijder büyük hedeflerin topçusu. Şu anda da  büyük hedeflerden uzak kalındı. Sneijder'in kaybı, tek başına Süper Lig şampiyonluğunu engellemez. Takım içinde alternatif oluşturmak mümkün. Şu an saha içindeki beş yabancı; Muslera, Chedjou, Melo, Sneijder ve Alex Telles oluyor. Sneijder gittiği zaman o kontejan bazen Pandev ile bazen Bruma ile doldurulabilir ve ligin gidişatında sıkıntı yaratmaz. 

Fenerbahçe'nin ikinci devrede oynayacağı 18 maçın 10 tanesini deplasmanda oynaması büyük avantaj. Hatta içerideki 8 maçtan 4'ünün derbiler ve Bursaspor maçları olması da eklenince onlar açısından sıkıntıdan giderek büyüyor. Beşiktaş'ın da Liverpool maçları takvime sadece 2 maç katsa da mental olarak zorlayacaktır. Bunlar da Galatasaray'ın önünü açabilecek durumlar.

Hepsi bir kenara, ocak ayında, ilk devrenin sonunda takım bizlere bu yazıyı yazdırabilecek duruma geldi. Tahmin etmek mümkün değildi. Koşan, mücadele eden, isteyen, takım halinde hareket etmeye çalışan, ne oynayacağı her geçen gün biraz daha keskinleşen bir takım çıktı. Bundan en büyük pay sahibi muhakkak hocanın. Bu sayede yeniden hesap yapmaya başladı. Puan durumu da ilginç zaten.  36-35-35. Buna benzer bir puan tablosu da son yıllarda yoktur herhalde. Sadece saha içine odaklanınca keyifli bir lig oluyor. Başka şeylere meşgul olunca zevk almanız mümkün değil. Zevk alamıyorsanız da zaten ligi izlemenize ve sinirinizi bozmanıza gerek yok.

Hiç yorum yok: