Perşembe, Ocak 15

La Liga'da Oynardım



Hemen hemen her erkek çocuğu gibi ben de küçük yaşlarda futbolcu olmanın hayalini kurardım. 12 yaşında bu hayalin gerçekleşmeyeceğini anlamıştım. Çok erken pes ettim ama artık Anadolu Lisesi öğrencisiydim. Ders çalışmam ve önüme bir gelecek çizmem gerekiyordu. Zaten ailem de sıcak bakmıyordu. Korkuyorlardı haklı olarak. Aslında yetenekli bir çocuktum ama cılızdım. Üstelik mahallede devamlı kendimden büyüklerle oynuyordum, onlar da oynadığımız maçlarda beni eziyordu. Sokak arasında böyleyse daha ciddi bir yerde top oynadığımda herhalde ayağım elime verilirdi. Sonra da bütün emekler boşa giderdi. Buna benzer onlarca hikaye vardı. Hem herkes de Galatasaray'da oynayamıyor ki... Öyle diyorlardı yani. En iyisi okula devam etmekti. Garanti olan oydu. 

Seneler geçti. Sınavlara girildi, okullar bitti, diplomalar alındı, çalışma hayatı başladı. Toplantılar, maaşlar, yatan sigortalar, koşturmacalar.. Şu an 30 yaşına geldik. Yalan yok, iyi çalıştım. Her zaman taşın altına elimi koydum. Çalıştığım yere sadıktım. Kazandığım paranın hakkını vermeye çalıştım. Yeri geldi uykusuz kaldım. Yeri geldi maaş alamadan çalıştım. Hiçbir işten gocunmadım. Kısacası; belki kusursuz bir çalışan olamadım ama her zaman çalışkan ve iş ahlakı yüksek biri oldum.

Bu özelliklerimle beraber, bir futbolcu olsaydım ne olurdu acaba? Çok üstün bir yeteneğim olmadan, devamlı çalışarak, şikayet etmeden 15 sene top oynasaydım... Herhalde La Liga'da bir orta sıra takımının ara ara ilk 11'e giren ama taraftarlar tarafından sevilen bir oyuncusu olabilirdim. Sorun yaratmaz, yedek kalsa ses çıkarmaz, takım için mücade eder, idman aksatmaz, kendini geliştirmeye uğraşır, takım arkadaşlarıyla iyi anlaşır.. Büyük takımlara gidemese bile, herkesin takımında görmek isteyeceği bir futbolcu olurdum. Oysa şimdi bu iyi özelliklerimizi bir spor kulübü için değil de, sistemin çarkında harcıyoruz. Yazık oluyor.

Tabi ki bu yazıda abartı mevcut. Futbolculuk kolay iş değil. Binlerce değişken var. En basitinden sakatlık belası var. Kariyeri baştan aşağı şekillendiriyor. Fakat yine de bir gerçeklik payı var. Bir benzetme en azından.Hangimiz okul okuyup iş dünyasında çalışan birinin, futbolcuya benzer şekilde emek harcamadığını söyleyebilir ki? Sonuçta ikisi de insan. Küçük yaştan beri uğraşıyor, didiniyor. Ama şöyle bir fark var. Spor daha adil, daha demokrat. Belki kusursuz değil ama çalışan, emek koyan daha kolay fark ediliyor.

 Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'da, "İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa havagazı..." diyor ya; onu biraz değiştimek mümkün. "İstediğin kadar yetenkli ol, koşmazsan havagazı" Bizim koşu mesafemiz devamlı rekor kırıyor ama tablosu olmadığı için hiçbir yerde gözükmüyor.


Hiç yorum yok: