Çarşamba, Ocak 21

Paths of Glory



Kubrick'in Paths of Glory'i çektiği yaştayım. İnsan kıskanmadan duramıyor. O yaşta böyle muazzam bir iş çıkarmak kolay değil. Kusursuz. Adamın bütün filmlerini izlemedim ama en iyi filmi bu olabilir. Full Metall Jacket ile yarışacak kadar sağlam.Öte yandan Kubrick'i de çok beğenmem. En sevdiğim 10 yönetmen arasına giremez. Az film çekmiştir ve bır kısmı çok iyidir. O da bunlardan biridir.

Savaş sahneleri bir yana, idam sahnesi alıp götürür. Biri sedyeyle kaldırılmış, diğeri ağlayan-yakaran 3 mahkumla beraber kışla alanında ilerlerseniz. Sinir bozucu bir tören merasimi. Kalp atışları ile paralel şekilde sesi duyulan trampet... Son ana kadar iyi bir haber beklersiniz. Filmlerde alıştığınız bir son... Tam o anda kaderi değiştiren bir kahraman çıkacaktır. 5 dakika boyunca o gerginlik devam eder ve beklenen kahraman çıkmaz. Kurşunlar patlar...

Can alıcı bir sahnedir. Ve bu sahneyi aslında Kubrick böyle planlamamıştır. Başroldeki Kirk Douglas'ın isteği, hatta ısrarı ile bu hale gelmiştir. Douglas, Kubrick'ten 12 yaş daha büyüktür. Film çekilirken 41-42 yaşlarındadır. Bu tecrübesi hem filme çok büyük  katkı sağlar hem de Kubrick sinemasında önemli bir yerin oluşmasına neden olur.

Bir de son sahne vardır. Alman esir kıza salça olan Fransız askerleri, Alman kızın Almanca şarkı söylemesi sonrası gözyaşlarını düşürür. Yavuz Turgul bunu daha sonra Gönül Yarası'nda "Bu türküye ağlamak için Kürtçe bilmek mi gerekiyor"u kullanarak gözümüze sokmuştur. Kubrick'in farkı, oyuncuların, özellikle en son gözükenin gözünden verdiği ifadede yatıyor. Repliğe gerek yoktur. Bu arada o Alman kız da daha sonra Kubrick ile evlenir.

1957 yılında ABD'de bu filmi çekmek yürek ister.  O döneme ve belki de her döneme uygun bir cümle, filmin mottosu olur;

"Milliyetçilik, alçakların son sığınağıdır"

 



Hiç yorum yok: