Barış Bıçakçı ile başlayan hevesim beni Sait Faik'e götürmüştü. Bir süre hikaye formunda kalmak istemiştim. Kendi hevesimi alevlendirmeliydim. Tomris Uyar'ı daha önce pek okumamıştım. Bir öykü kitabı ile başlamak iyi fikir olabilirdi. Hem kendisi ile tanışmış olurdum gem de serime devam ederdim.
Fakat nedense beklediğim hazzı alamadım. Uyar'ın şairlik yeteneği kitabın satırlarına sızmış. O konuda diyecek lafımız yok. Kelimelerle oynanmış. Bir edebiyatçı olduğunu hissettirmiş.
Oysa benim için konu önemliydi. Konulara girmekte çok zorlandım. Yazarın oldukça tepkili olduğunu hissettiğim ama neye tepkili olduğunu kavramakta sıkıntı yaşadığım öykülerdi. Hatta öykü de denemezdi. Daha çok bir iç döküş gibiydi belki de. Kurgusal karakterler yaratılsa da sanki Uyar kendinden bir şeyler anlatmaya çalışıyormuş gibiydi. Biraz bunaldığımı itiraf etmeliyim.
Açıkçası öykülerin içine girmekte zorlandım. Aklımda kalan bir öykü var mı diyerek kendime sorsam, herhalde kitabın kapanışı olan Şahmeran dışında bir alternatif üretmem zor oldu. Şahmeran da zaten çok iyi değildi bence ama en azından akılda kalması için yeterli sayıda motif kullanmıştı. Kısacası; en iyisi bile beni çok etkilemedi.
Böylece kısa süren öykü kitabı silsilem sona erdi. Galiba arar vermem lazım. 2023'te yeniden oraya yönelmeyi planlıyorum ama önce biraz daha roman, anı ve diğerleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder