Cuma, Ocak 28

Fenerbahçe 2-1 Gençlerbirliği


Ana Ivanoviç'in güzel yüzünü sayfanın aşağılarıına gönderecek bu yazıyı yazmak istemezdim.

Türkiye Kupası'nın son 2 yıldaki en gereksiz iki maçına da gitmiş bulunuyoruz. Geçen sene üstelik saat 5'te başlayan Beşiktaş - Konya Şekerspor maçına yine ocak soğuğunda gitmiştik.

Bu senenin maçı Fenerbahçe - Gençlerbirliği oldu. Neyse ki, geçen seneki maça göre hem daha uygun bir saatte hem de daha sıcak bir havada oynandı.

İki maçı kıyaslayalım. Bu maçlar güzel maçlardır aslında. Has taraftar gelir. Takım kötüdür, elenmiştir, rakip zayıftır, hava soğuktur. Güzel futbol olmaz. Güzel futbol izlemek isteyen adam bu maça gelmez. Maç seçen adam bu maça gelmez. Bu maçlara gelenler arasında bir dayanışma olur, saygı olur. Ama iki maçın da özel bir durumu vardı. Geçen sene; Beşiktaş tribünün kafa tayfası maçın başlama saati nedeniyle fazla katılamamıştı maça, eksikti. Dünkü maçta ise Fenerbahçe taraftarı tercihini P.E.Valencia maçı için kullandı, stadyum genç liseli kardeşlere kalmıştı.

Beşiktaş tribünü geçen seneki maçı "yeter Demirören" tezhüratlarıyla geçirmişti. Grupların olmadığı, liseli genç çocukların olduğu Fenerbahçe tribünü ise dönem dönem "yönetim istifa" diye bağırsa da ağırlık Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor içindi.

Efsane adıyla bilinen Maraton'da yaklaşık 16-17 sene sonra ilk defa maç izledim. O tribüne son girdiğimizde, Fenerbahçe'de Tarıklar falan oynuyordu, stadın da ruhu vardı. Dün, üstten ısıtmalı sistemden faydalanmak istedik ama taraftar sayısı az olduğundan olsa gerek, ısıtma sistemi geç açıldı.

Kombineleri bize ayarlayan Yücel sayesinde, TT Arena'ya hazırlık yaptık diyebiliriz. Sessiz, tezahüratsız bir tribünde oturarak maç izliyoruz. En azından gelenler parmakla sayıldığı için kendi koltuğumuza oturmak zorunda kalmadık.

Sessiz izlediğimiz maçı hareketlendiren Guiza'nın oyuna girmesi oldu. Büyük bir sevgi seliyle oyuna giren Guiza, daha sonra alay konusu oldu. Guiza topu ayağına her aldığında alkışlar duyuldu, bu alkışlara kahkahalar eşlik etti. Bu, bazı Fenerbahçeliler'i rahatsız etti. Saha içindeki Guiza bunu nasıl idrak etti onu tam bilemiyoruz. Maç sonrası AA'nın "Guiza'ya büyük ilgi gösterildi." haberi bazı muhabirlerin bile olayı tam anlamadığını gösteriyor.

Maç sönüktü. Oktay Delibalta'yı tekrar izledik. Eski Galatasaraylı, Trabzonlu Serkan Çalık, hafta sonundaki maçtan önce Kadıköy'de gol atan ilk Trabzonlu oldu.

Semih'in frikik golünü izledik. Geçen sene kupa maçlarında goller atan Caner, bu sefer kırmızı kart gördü. Stoch bu maçta bile kendini gösteremedi. Onun dışında zaten oynanan oyuna da çok ilgi göstermedik. Bundan sonra bir daha ne zaman Kadıköy'e gideriz, belli olmaz.

Hiç yorum yok: