Pazartesi, Ocak 10

Galatasaray 63-70 Edirne Olin


Yalan yok bekliyorduk. Belki bu maçtan değil ama bu takımın yakın zamanda bir yerde takılacağı belliydi. Sonuçta bu bir "sezon" ve mağlubiyet olacaktır. Önemli olan yenilgilerde, bozulan serilerde umut kırılması yaşamamak. Umarız ki bu takılma anlık bir maçla sınırlı kalır ve devamı gelmez.

Pazar maçları gündüz oynansın derken bunu açık hava sporu olan futbol için istemiştik. Ve aslında gündüzden kasıt sabah değildi. Saat 1'de İpekçi'de olmak için erken saatlerde yola çıkmak gerekiyordu. Zor. Ama bu zorluğa katlanan herkese koca bir alkış.

Güneşli pazar gününde, insanlar salonu doldurmuştu. Böyle bir sahneyle karşılaşacağımı tahmin etmiyordum. Salonun bahçesinde (Galatasaray maçlarına göre) uzun kuyruklar oluştu. Tabi kulübü idare edenlerimiz yine; insanlar bir daha maça gelmesin diye çok uğraşıyor. Binlerce kişinin maça girmesini 2 kapıdan sağlayan muhteşem yönetim anlayışına selamlarımı sunuyorum.

Açık konuşalım; daha önce bu tip maçlarda bilete para vermezdim. Bu sefer verdim. Gişeden bilet almak dışında başka bir seçenek kalmamıştı. Kulübün para kazanması geyiği uğruna şikayetçi değilim ama şaşırtıcı olduğunu vurgulamak lazım.

İşin diğer şaşırtıcı tarafı, Edirne Olin'in de hatırı sayılır bir taraftar oluşumuyla gelmesi. Güzel destek verdiler takımlarına. Edirne, Bandırma gibi kentler ve onların müessese kulüpleri beni çok rahatsız etmiyor, hatta bence lige renk katıyor.

Maça iki takımda iyi başladı. İki takım da güzel maç izletti. İlk periyot eşitlik bozulmadı. İkinci periyot ve 3.periyot bizim kontrolümüzde geçti. Göksenin dışında oynayan bütün oyuncular, 3.periyot sona ermeden sayı üretmişti. Takım iyi savunma yapıyordu, hücumda da çok sıkıntı çekmiyordu.

Fakat yine maç sonu hücumda kısırlık yaşandı. Tıpkı derbilerde olduğu gibi. Fenerbahçe maçında biz skor üretemedik, o anda Fenerbahçe'ye de sayı imkanı vermedik, haliyle sıkıntı büyümedi. Beşiktaş maçında 15 sayılık farkı Beşiktaş eritti. Maç sonu kırılma anlarında şans ve biraz da tecrübe bizdeydi, o maçı da vermedik.

Fakat bu sefer ne fark çok fazlaydı, ne de Edirne kötü hucum yaptı. Pota dövme konusunda çığır açan oyuncularımız, rakibin serisine karşılık veremedi. Periyot sonunda Edirne 9 sayı öndeydi fakat o zaman bile farkı eritebileceğimizi düşünüyorduk. Fakat top girmeyince olmuyor. Yine de son ana 3 sayı farkla önde girsek de, basit top kayıpları maçı Edirne'ye götürdü.

Şut yüzdemize baktığımızda maçı kazanan takımdan çok düşük olmadığını görüyoruz. Fakat kaçan topların çoğu maçın kırılma anlarındaydı. O toplardan biri girse ivme çok farklı olurdu. Edirne'de Seth Doliboa'yı çok beğendim. Seibutis de iyidi. Zaten Reha Özlü Erdal Bibolu bir takım bu kadar başarısıyla, yabancıları iyidir. Her zaman beğendiğim Can Akın'ı da es geçmeyelim. İyidi.

Takımın maç kaybedeceği belliydi. Sonuçta lig uzun maraton. Bu takım ara ara düşüşler yaşayacaktır. Fakat o maçın bu maç olması kötü oldu. Kazanılan iki derbi, liderlik koltuğu, futbol takımının kötü olması ve tabi ki futbolun devre arasında olması, bütün ilgiyi basketbol takımına çevirmişti. Dün salon gerçekten doluydu. Bu maçı daha önceki sezonlarda oynadığımız salonlarda (Şahenk, Cömert) oynasaydık, birçok kişi dışarıda kalırdı. İnsanlar güneşli pazar günlerini Galatasaray ile geçirmek için salona gelmişti. Aileleriyle, çocuklarıyla gelenler ağırlıktaydı. O kitlenin ayağının alışması için bu maçın kazanılması güzel olurdu. Galibiyet bir sonraki iç saha maçında bu kitleyi sayısı artmış bir şekilde salona çekerdi. Bu anda yaşanan bir Olin mağlubiyeti, geçmiş sezonları hatırlatır ve "boşuna umutlanmışız" imajını yaratabilir.

Bu sene final olur mu; başarı gelir mi bilmiyorum. Ama bunu dillendirmekten zarar gelmez. Galatasaray büyük camiadır ve "şampiyonluk baskısı"ndan çekinmez, korkmaz. Takımdaki oyuncular da tecrübesiz oyuncular değil. Camia şampiyonluk atmosferini biliyor, ilk mağlubiyette (kendi sahamızda 11 ay sonra ilk defa) havanın kaybolması, yazık olur. Tek çekincem budur. Yoksa bu ligin altından çok sular akacaktır. Ve zaten bu lig Play-Off'da şekillenecektir. Ve Play-Off için takviye şarttır. İlk olarak J.Johnson gelmiş. Hayırlı uğurlu olsun. Haftaya Antalya deplasmanı, pazar saat 1'de. Antalya'da iyi Galatasaraylılar var.

1 yorum:

ugur dedi ki...

Aslında ben de bu maçtan mağlup çıkma ihtimalimizin çok düşük olmadığını düşünüyordum ama birkaç şey var aklımda, çıldıracaktım neredeyse. tekrar uzun uzadıya buraya yazmayayım dedim, o yüzden link vericem:

http://sekobarbital.blogspot.com/2011/01/futbol-tribunu-basketbol-tribunu.html

eyvallah