Nuri Bilge Ceylan'ın ilk dönemlerine çok aşina değilim. Yavaş yavaş o açığı dolduracağız. Fakat zaten İklimler ilk dönem sayılır mı tartışılır. Üç Maymun ile başlayan dönemin hemen öncesi. Veya belki de Üç Maymun ile beraber İklimler'i bir araya getirip bir bağlantı dönemi olarak adlandırabiliriz.
Neyse, konu Ceylan külliyatı değil. Henüz eksiklerimiz var. Fakat İklimler'in 2010 sonrası filmlerin biraz gerisinde kaldığı muhakkak.
Akademisyen İsa'nın sinir bozucu halleri Kış Uykusu'ndaki Aydın'ın habercisi gibi. Bir Zamanlar Anadolu'da ve Ahlat Ağacı'nda taşrayı merkeze koyan senaryonun aksine burada bir kentli draması ve çatışması var. Bahar ve Serap arasında gidip gelen huysuz ve gıcık İsa (sevişmesi bile sinir bozucu adamın); dertleri bakımından Sinan, İdris, doktor Cemal, Nusret gibi karakterlerden ayrılıyor.
Zaten Nuri Bige Ceylan'ın oyunculuğu da Haluk Bilginer veya Murat Cemşir ayarında değil. Bu arada beklediğimden daha iyi olduğunu kabul etmem gerek. Ayrıca film süre bakımından da diğer filmlere göre kısa kalmış. 97 dakika bir çok film için 'kısa' sayılırken, Ceylan sineması için 'kısa film' tadında görülebilir.
Öte yandan yine müthiş bir görsel şölene şahitlik ediyoruz. Ceylan, beyaz kar örtüsünü muazzam kullanıyor. Bunun için Ağrı sahnelerine gidiyoruz. Fakat Kaş sahneleri de bir o kadar güzel. Kaş, İstanbul ve Ağrı üçlemesi; Kaş, İstanbul, Van üçlemesi ile canım sevgilim ile yaşadığımız pandemi öncesi dönemleri de hatırlatmadı değil. Tabi sanırım biz biraz daha mutluyuz.
İsa'nın kadınlarla ilişkileri ön planda olsa da ve en çok onlar bizi rahatsız etse de, taksi şoförüne yaptığı hareket onun karakterinin en büyük göstergesi. Üstelik tam da eski sevgilisine "değiştim" sözleri verirken, değişmediğinin tam bir işaretiydi. O taksi şoförünün Ufuk Bayraktar olması da hoştu.
Kars'a iden Bekir, Ağrı'da taksiye başlamış...
Kısacasu İklimler fena film değil. Nuri Bilge Ceylan için vasat, Türk sineması için nadide bir film.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder