IMDB üzerinden başlayalım. Filme 5.4 puan verilmiş. Ben de izlemeden önce notu görünce biraz tırsmıştım. Fakat neyse ki toplumların inanışlarına göre yaşantımızı şekillendirmiyoruz.
Suçluların ve polislerin kol gezdiği bir filmde aksiyon dozunun yüksek olması beklenebilir. Benim için ilk beklenti bu değildi. O nedenle sorun yaşamadım. Fakat aksiyon da tempo da biraz düşük kalıyor. Belki de notun düşük kalma nedeni budur. Benim için ise gayet yeterli tonlara sahipti. Çok iyi bir film olduğunu iddia edemem ama 90 dakika, ilgiyi ayakta tutarak geçti.
Zaten çok güçlü üç oyuncuya sahibiz. Antonio Banderas'ın süresi biraz az. Adrien Brody, son zamanlarda (2010'dan sonra) sevmeye başladığım bir oyuncu. Yanında da John Malkovich var. Zaten Brody-Malkovich ikilisinin diyalogları filmi sürüklüyor.
Her zaman kısıtlı imkanlarla çekilen filmleri daha çok sevdim. İmkan olarak sadece maddiyat kısmı düşünülmesin. Hikayeyi oluşturan unsurların da kısıtlı olması ve oradan ilgi çekici bir kurgu çıkarılması saygıdeğer bir başarı. Bu filmde de çok az oyuncu ve sadece tek bir mekan (terk edilmiş bir depo) var. Yönetmen ve senarist Paul Solet güzel bir iş başarmış ama yeterli takdiri görmemiş. Ayrıca flashback kullanımı da ayrı bir parantez açılarak övülmeliydi.
Filmde zaman zaman duygusal anlara da şahit olduk. Kid'in (Rory Culkin) çocukluğundaki köpek hikayesi yürek burktu mesela. Zaten filmde hayvanların önemli bir yer tuttuğu aşikar. Bu noktada önemli bir köpek oyuncudan da (De Niro) bahsedebiliriz. Zaten film ekibinin hayvanlara bakış açısı farkındalık yaratmaya müsait. Filmin sonunda tanıtılan oyuncu kadrosunda, hayvanlar da yer alıyor. Yukarıda bahsettiğimiz gibi dar oyuncu kadrosuna rağmen (18) tam 20 hayvana (kedi, köpek, tavuk) yer verilmiş.
Tabi filmde önemli bir yer tutan kedi-köpek kıyasının yapıldığı replikler de hem düşündürdü hem güldürdü.
Biz eskiden köpekçiydik, artık kediciyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder