Cumartesi, Eylül 3

Bir Ankara Filmi


Türk futbolunu takip ediyorum yıllardır. Olandan bitenden bir şekilde haberim oluyorum. Olaylara dair yorumlarım var kendimce. Düşüncelerim var. Bunları bazen buraya yazıyorum. Bazen eş-dostla konuşuyoruz. Hafıza da var. Her konuda ahkam kesebiliyorum. Ama bir konuda tıkanıyorum. Anlamıyorum. İzliyoruz ama fikir üretmek bir yana olan biteni bile çözemiyoruz: Ankaragücü.

Ne oluyor, ne bitiyor, neden böyle oluyor. Özneler kim, planlar ne, senaryolar ne? Hiçbir şey anlamıyoruz. Bir bakıyorsun Vassel geliyor, sonra bir daha bakıyorsun Sapara-Sestak-Vittek gibi üç güzel adam takımda kalamıyor. Bir bakıyorsun başkanlık koltuğuna oturmak için bir çok aday ortaya çıkıyor, uğruna başka kulüpler göz ardı ediliyor; sonra dönüp bakıyorsun koltuğa talip yok.

Tribün zaten çok başka. Bir grup hocayı sevmez, öbürü başkanı sever, diğeri topçuya tepkilidir.

Her kulübün bir hikayesi vardır, filmi çekilir, izlenir. Ankaragücü film olsa yönetmeni David Lynch olur. Sürekli bir aksiyon bir heyecan ama neler olduğunu bir türlü anlayamıyoruz. Film bitince de "oğlum görüyor musun neler dönmüş vay amk" diyoruz.

Bakalım sezon başlamadan en iyi topçularını, hocasını ve başkanını yollayan kulüp, yeni yayın döneminde neler yaşayacak. Geçen sene bizi Sami Yen'de 4 golle yenen takım, çok güzel takımdı, yarım senede dağıldı. Geçmiş olsun.

Hiç yorum yok: