Birazdan okuyacaklarınız sizi şaşırtabilir. Önce hak verelim:Bu kupa alın teri ile kazanılmıştır, çok değerlidir. Çok anlamlıdır.
2009'da bu takım Fenerbahçe karşısında tutunamazken, Avrupa'dan kupa getiriyordu. O takım güzel bir takımdı. Kusurları vardı, eksikleri vardı, o yüzden zaten Fenerbahçe karşısında zayıf kalıyordu ve ülke içinde kupa kazanamıyordu. Ama yüreğiyle oynayan, sempatik bir takımdı. O yüzden seviyorduk.
Bu senenin takımı fazla iyi.Her bir oyuncunun , özellikle yabancıların bireysel ödülleri ve sıfatları bile yeter bunu anlatmak için.Böyle olunca benim takıma yaklaşımım değişiyor. Basir bir tarafatar yaklaşımı belki. Ben olmasam da Taurasi 30 sayı atacak zaten. Ama 2 sene önce Esra'nın şut sokabilmesi için molalarda takımı alkışlamak vazife gibi geliyordu.
Tuttuğum takımın biraz kusurlu olması gerekiyor sanki. Bu takım fazla iyi. Alışık olmadığımız kadar. İşin üzücü tarafı, 96-2000 Galatasaray futbol takımı gibi, yavaş yavaş oluşmuş bir takım da değil. Bu sene yapılan transferlerle, ağzı açılan keselerle oluştu bu takım.
Kupayı kazanınca sevindik, içimizden derbi rehavetiyle koyduk ulan koyduk dedik ama kupa töreninde Şaziye'yi de görünce soğuma başladı. Bu fotoğrafta da kupanın önünde. 2010 yarı final serisi akılda hala. Taurasi gibi tekin olmayan bir karakterin transferi de hala benim için soru işareti.
Ama diğer yandan Bağar Çağlar'ın oynadığı takıma bir Galatasaraylı sırt dönemez. Veya Alba Torrens'in "mahallenin kızı"havasını görmezden gelemeyiz. Keşke bir de S.A. da olsaydı.
Bu kupa sevindirdi, ama bu takımın misyonu farklı. Geçen sene Türkiye Kupası bile bizi tatmin ederdi, şimdi bu kupa kesmiyor. Bundan daha ötesi lazım. O da Euroleague ile ilgili...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder