Los Angeles'da altın, Seul'de altın, Barcelona'da altın, Atlanta'da altın. Yaş 50 oluyor Avrasya için İstanbul. Altın yok Nike var. İstanbul Olimpiyat'ı kapar de, gönülleri kazan.
Neden ona taşıyorum bilmiyorum, günün, zamanın, anın gerçeği. Sorumlusu dünya şampiyonu, olimpiyat efsanesi bir atlet olmamalı. Ama arkasında Boğaz Köprüsü, elinde içecek olunca, hava da güneşli olunca, bu şehrin keyfini o çıkarınca biraz kıskanıyorum.
We run İstanbul güzel slogan. We walk ama. Her zaman. Yağmurda, soğukta, sıcakta. Paramızı toplu taşımada harcamak istemediğimizden. Yoksa yağmur altından yürümenin romantik tarafında değiliz. Kıta içinde her yerde yürüyoruz.
Yürüyemediğimiz tek yer Boğaz Köprüsü. İnsanlar Boğaz manzarasını görmek, yaşamak için Avrasya Maratonu'nu bekliyor. Köprü üzerinde kahvaltı. Halkın sporla tek alakası.
Zaten onun dışında Boğaz Köprüsü'nde yürümek yasak. Onun dışında, Boğaz hatlarına bisikletle binmek yasak. Onun dışında mahalle arasında top oynamak yazılı olmayan yasak. Kobe Bryant Caddebostan'da, Carl Lewis Boğaz'da.
Neden onlara taşıyorum bilmiyorum ama Olimpiyat kapmak için bu şehirde bu kadar ikiyüzlü davranılması benim canımı sıkıyor. Halkına spor yaptırmayan şehir, 72 milleti çağırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder