Salı, Aralık 2

21.Yüzyılın En Kritik Oyuncu Değişiklikleri


Bu sene oyuncu değişimleri sırasında yaşanan homurdanmalar arttı. Ligin başında Skibbe Topal'ı çıkarınca, bir kaç maç önce de Aragones Deivid yerine Maldonado'yu sokunca kariyerleri tartışıldı. Ben de aklıma gelen son yıllarda yaşanan (iyisiyle-kötüsüyle) 5 önemli oyuncu değişikliğini hatırlatmak istedim. Liste uzayabilir. Tamamen kişisel hafızayla alakalıdır.

5-) Unutulmayacak bir sezonun unutulmayacak maçı. Böyle bir maça damga vurmak için sadece 30 dakika yetiyor. 2005-2006 sezonu. Ligin 33.haftası. Galatasaray, Fener'in arkasında. Kadıköy'e avantajla gitmiş 4 yiyip dönmüş Gerets'in takımı. Avantaj artık suyun diğer tarafında. Mucizeler lazım. Fenerbahçe puan kaybetmeye müsait tek maçı olan Trabzon deplasmanından 3 puanla dönmüş bir önceki hafta. O hafta Galatasaray İnönü'ye konuk oluyor, Fenerbahçe Erciyes karşısında kendi sahasında. Fenerbahçe zor başlayan maçı koparıyor artık gözler Dolmabahçe'de. Galatasaray önce Necati ile penaltıyı kaçırıyor sonra 3 gün önceki kupa finalinde Fenerbahçe'yi yıkan Tümer Metin'in golüne engel olamıyor. Şampiyonluk hayal olurken tribünler ıslıklanacak topçuları seçme yarışına giriyor İlk sıra için çekişen Cihan ve Necati'den şimdi İspanya'da olanı oyundan çıkıyor. Dakika 60. Yerine giren ise Hasan Kabze. 4 dakika sonra gol geliyor Kabze'den. Fakat arkası gelmiyor. 1-1 hiç yetmeyecek bir skor. Beşiktaş kapalısı 92-93'ün rövanşı olduğuna inandığı maçın sonlarında kinini dökmeye başlıyor. Topçular ise maçı rolantiye almış şekildeler. Galatasaray tribünleri seyircisiz oynanan Erciyes maçının bittiği haberini alıyor. Stadın dışındaki Fenerbahçe taraftarlarının kutlamalar için içeriye alındığı efsanesi kulaktan kulağa yayılınca iyice kahır gecesine dönüşüyor ortam. Maçın bitimine 13 saniye kala Sabri'nin ortası Hasan'ın önünde kalan top, ve yarım saatte efsane olma hikayesi.

4-) Yine Galatasaraydan gidiyoruz ama bu sefer kötü bir örnekle. 2004-2005 sezonun 32. haftası. Galatasaray İstanbul'da Gençlerbiriği'ni konuk ederken aynı saatlerde Fenerbahçe Ankara'da Ankaragücü karşısında. Bir sonraki hafta dananın kuyruğu Kadıköy'de kopacak. Bu sefer Galatasaray korkarak gitmez, çünkü 3 gün önce 5-1lik tarihi bir zafer yaşanmış. Yeter ki fark kapansın o hafta.

Galatasaray maça iyi başlıyor, golü erken buluyor. Hagi'nin sağ bek yaptığı Cihan 1-0 yapıyor. Ama ligden elini eteğini çeken alkaralar iki basit golle sallıyor Galatasaray kalesini. Önce Erkan sonra Youla atıyor. İkinci yarı Galatasaray yeni açık önündeki kaleyi abluka altına alıyor. Bu esnada Ankara'dan gol haberi geliyor, Cenk İşler atıyor, Fener de yenik. Artık gereken tek şey golken, Türk futbolunun en golcü isminin efsane olmus forma numarası saha kenarındaki tabelada beliriyor. 9 numara oyundan çıkarken yerine giren isim genç Cafercan oluyor. Bu dakikaya kadar oldukça organize ataklar yapan evsahibi takım Hakan çıkınca doldur boşalta başlıyor. Gol gelmiyor. Puanlar iki şehirde de kaybediliyor. Bir sonraki hafta Fener takımı şampiyon oluyor, ondan sonraki hafta Hagi ıslıklar alkışlar tokmaklar eşliğinde İstanbul'dan ayrılıyor.

3-) Galatasaray için kötü bir değişiklikle devam. Bu sefer değişikliği yapan takım Fenerbahçe oyuna giren isim Ceyhun çıkan isim Washington. 6 Kasım 2002 Çarşamba günü. Bir erteleme maçı. İlk yarı 2-0 bitiyor, ikinci yarı Terim forveti 4lüyor, rakibi boğuyor. Ortega'nın kırmızı kartı ipleri deplasman takımının eline veriyor. Ya da öyle sanıyor herkes. Alman Köylüsü Werner Lorant belki de kariyerinin en kritik hamlesini yapıyor. Brezilyalı forveti oyundan çıkarıp Galatasaray altyapısı orjinli Ceyhun'u sokuyor.Dakikalar 57yi gösteriyor.Arkayı boş bırakan Terim hızlı forvetlere çözüm üretemiyor.10 dakika sonra Serhat gol atıyor, 20 dakika sonra Ceyhun.Maç 6 oluyor,son sözü kaptan Ümit söylüyor.

2-)Bu sefer bir milli maç. Türkiye Dünya Kupası'nın modern haline ilk kez katılıyor. Rakip ise dünya arenasından uzak kaldığımız yıllarda Türk halkının gönlünü çelen Brezilya. İronik bir eşleşme 3 Haziran 2002 gününü heyecanlı kılıyor.

Milli takımımızın başında Kaybedenler Kulübü Fahri Başkanı Şenol Güneş var. Kariyerinin en başarılı dönemini ve en çok eleştirildiği dönemini o haziran ayı içerisinde yaşayan Şenol Güneş. Maça beklenenden iyi başlıyoruz. Zaten Brezilya'da eski Brezilya değil. Şansla gelmişler oraya gruptan. O sene çıkan tabirle senzlong yazarları öyle diyor en azından. Sezonun yıldızı Hasan Şaş turnuvaya da süper başlıyor golünü atıyor. Golden sonra sevinemeyecek kadar şaşkın. Tıpkı Türk halkı gibi. Avusturya'ya atılan 5. golden sonra bile yeri göğü inleten halk, bu tarihi golde sokaktan cılız gol seslerini duyuyordu anca. Belki maçın yerel saatle gündüz olmasındandır, bilemeyiz.

İkinci yarıya sambacılar golle başlıyor, 49da Ronaldo atıyor. Maç hala dengede giderken kenarda iki oyuncumuz oyuna girmeyi bekliyor. Biri İlhan Mansız olunca herkes tel tel dökülen Hakan'ın çıkacağını bekliyor. Ama Şenol Hoca takımın en iyisi olan Yıldıray'ı yanına alıyor. Ve bu sayede kendi idam fermanını imzalıyor. Çirkef bir son 10 dakika nedeniyle 2-1 mağlup ayrılıyoruz maçtan. Bundan sonraki günler hatta aylar turnuvayı 3. tamamlamamıza rağmen hocaya sallayanları okumakla geçiyor.
1-) Efsane sezonun en efsane zamanları. Aylardan nisan. Bahar kendini hissettirmiş. Türkiye'yi iki heyecan sarmış. BBG evinde kim 1. olacak, ve ligi kim şampiyon bitirecek. 3 takım kapışıyor ve üçüde son haftalarda birbirleriyle karşılaşacak. O final maçlarından ilki bizim semtte.Mahallenin Galatasaraylı çocukları olarak Antep tribününe gidip Fenerbahçe 'ye karşı olan hislerimizi dökmek istiyoruz. Ama son anda vazgeçiyoruz. Ben de mahallenin Fenerbahçeli çocuklarından birinin evine gidip maçı izliyorum. Gaziantepspor'un golleri yağmur gibi geliyor ilk yarı. Ben arkadaşın moralini bozmak istemiyorum sessiz sakin oturuyorum ama çocuk çıldırıyor. Bardağı taşıran son damla ikinci yarıya başlarken oluyor. Mustafa Denizli Baliç'i çıkarıp yerine stoper Uche'yi alıyor. 3-0 yenik takımın oyuna hücumcu çıkartarak stoperle başlamasına anlam veremiyoruz. O evde o gece Mutafa Denizli baya bi küfür yiyor. Ama maçın şekli değişiyor. Arkasında tribün olmayan kaleye tam 7 gol atılıyor o maçta. 3-3e getiren golü nam-ı diğer Deniz Uygar atıyor. Mustafa Hoca'nın kariyerinin özeti gibi oluyor. Çok kısa süre içinde "dürülülü Mustafa" "büyük Mustafa" oluyor. Devre arasında Baliç stadı terkederken çokça ah alıyor herhalde, taksisi kaza yapıyor. Sezonu Fenerbahçe şampiyon tamamlıyor, BBG''de kazanan Melih oluyor.

Hiç yorum yok: