Salı, Şubat 23

Guiza Üzerinden Hakan Şükür


Guiza olayı sadece Fenerbahçe tribünün olayı değildir diye yazdım yaklaşık 1 saat önce. Onların tek farkı, stadyumlarını bizden 10 sene önce yenilemeleri ve tribün kültürlerinin o 10 sene içinde değişmesi. O konuyu kapatıp buradan; Metin Oktay'ı göremeyen kuşağın gördüğü en iyi santrforuna gelelim.

Guiza büyük beklentiyle geldi Türkiye'ye. Beklenti büyük olunca, tribünün bu kadar taşmasının normal olduğu söylenebilir. Ama aslında Guiza'nın Hakan Şükür'den farkı pek yoktu.

Gol vuruşu aynı, hatta Guiza'nın aşırtmaları falan Hakan'ın atamayacağı türden. Burada Hakan hava topları hakimiyetiyle Guiza'nın önüne geçer. Ama çabalamalar, araya kaçmalar, defansı zorlamalar hemen hemen aynı sayılabilirdi Hakan ile. Futbol özelliklerini boşverelim yine de, ikisi de Türkiye'nin en büyük 2 kulübünde santrfordu. İki 9 numara; Guiza ve Hakan

Hangi Hakan? 1992'de Galatasararay'a Bursaspor'dan gelen 21 yaşındaki Hakan.

Hangi Guiza? Euro 2008 sonrası La Liga'dan Fenerbahçe'ye 14 milyona gelen Guiza.

Bu yazının sebebi Hakan'ın maç yazısının başlığıdır: Guiza Oyundan Çıkmamalıydı

Bu başlığı görünce ""acaba Hakan kendisini mi düşündü diye sormadan edemedim. Eski topçuların yazarlık yaparken, meslektaşlarını yorumlarken kendi futbolculuk günlerini akıllarına getirirler mi? Yoksa askerdeki devrecilik gibi midir? Ben çok eleştirildim, şimdi ben eleştireceğim herkesi. Biz de alt devreyken yaşadık bunları.

Hadi sözü yine Galatasaray'ın çok defa sokulduğu vefa sınavına bağlayalım. 2010 yılında Kadıköy'de Guiza'yı ağlatan kitle, 1992'de Sami Yen'de olsaydı Hakan Şükür şimdi nerede olurdu?

Yine de kabul edelim, dünkü olayda 2000lerde Kadıköy'de değişen tribün kültürüne pay çıkarsam da Fenerbahçe'nin genelde ruhunda yer alan bir sabırsızlık olduğu, en azından 1990larda, gerçektir. Yani 2010 model Fenerbahçe ile 1990 model Fenerbahçe arasındaki fark ,değişen somut koşulları düşünmezsek, en temel noktada fazla olmayabilir. Aradaki 20 sene farklıdır ama. Stad yenilenmiş, gruplar kalkmış vs... Ama herkesin içinde aynı duygular olabilir.

Hakan Şükür idmanlarını Florya yerine Derağzı'nda, maçlarını Sami Yen yerine Kadıköy'de oynasaydı, Hakan Şükür şimdi nerede olurdu?

Hayat tarzları çok farklı. Guiza, geceleri İstiklal'de midye dolma yiyor. Hakan ise muhafazakar bir kesime örnek olma çabasındaydı. Ama özlerinde ikisi de aynı duygusallığa sahipler. En azından bizim maçlarda gördüğümüz buydu.

Haftalar boyunca gol atamayan Hakan Şükür'ün gol orucu haberlerini hatırlarım hala. Ve inadına, Terim her zaman oynatırdı. Sene 1997-98 yani. Artık 21 değil, 27 yaşında Hakan. Ama hala ağlamaya meyilli. Hala küsmeye meyilli. En ufak tepkiden sonra "kırgınım" diyeceğini hissediyorduk. O yıllarda tribünde olmadığım için çok da kesin konuşamıyorum ama ara sıra tepki olduğu da söylenir abiler tarafından (sor abilerine anlatsın). Sanırım o tepkiler Tanju'nun bitiriciliğini görmüş kuşak tarafından geliyordu. Nasıl ki bizim kuşak da şimdi Hakan'ın hareketliliğini gösteremeyen Nonda'yı ıslıklıyorsa.

Konu Guiza, Daum veya Fenerbahçe tribünü değil. " Guiza'nın oyundaki duygusal hali, çıktıktan sonraki gözyaşlarıyla birleşince, yaşamış olduğu duygular bizleri de açıkçası çok etkiledi." yazan eski Kral, Hakan Şükür'dür konu.

Eski değil hatta, yeni Kral Hakan Şükür. Çünkü, şimdi Galatasaraylılar Guiza için nasıl Emrah diyorsa, eskinden de Fenerbahçeliler Hakan'a "Şaban" derdi. Galatasaray'a 3.defa döndüğünde yani 32 yaşındayken anca Kral olarak kabul edilmişti Hakan.

İşte o Hakan, bu duygusal buhranları yaşayan Hakan, rüştünü anca 32 yaşında ispat edebilen Hakan, gol kaçırdığında stadyumdan yükselen her uğultuda kafasını öne eğen Hakan, ama her maç oynayan Hakan, her maç tribünlerin ona "Hakan gol gol gol" diye bağırdığı Hakan, en kötü zamanında bile Galatasaray'a dönebilen Hakan ve bunca şeye rağmen yine de formasını giydiği camiaya "kırgınım" diyen Hakan, acaba dün Guiza'ya yapılanları görünce o süreçleri hatırlamış mıdır?

Şu anda kırgın olduğu camia yerine, babasının tuttuğu takım Fenerbahçe'ye transfer olsaydı ve aynı golleri orada kaçırsaydı (tıpkı Guiza gibi) futbolu nerede bırakabileceğini hiç düşündü mü? Hayatı boyunca hiç aklına gelmediyse, en azından dün düşünmüş müdür?

Guiza'ya üzülen Hakan, kendisini onun yerine koymuş mudur? Yoksa "Guiza yabancı o kadar para alıyor ama ağlıyor, biz Türkler paramızı alamazdık, ama yine de ağlamazdık" mı demiştir?

5 yorum:

Sinan Yılmaz dedi ki...

Bu yazıya nasıl yorum gelmez lan!?!

Nihat ONUR dedi ki...

Mükemmel bir Hakan ŞÜKÜR analizi ellerinize sağlık ...
izlesin HAsan şaş,hakan ünsal efendi ve Hakan Şükür efendi hepsi adam olduysa GS ın büyük taraftarı sayesinde olmuştur.

gltsry dedi ki...

Keşke Hakan Şükür bu yazınızı okumuş olsa. Zira çok ama çok net bir ayna tutmuşsunuz ona. İşe yaramayacağını bilsem de keşke okusa. Yine yarın yeniden 'kırgınım' diyeceğini adım gibi bilsem de keşke işte keşke okusa!
Ne bileyim, bu ayna sayesinde belki 'kendisinden' kurtulup bir kere olsun dışardan bakabilir sözlerine, yaptıklarına. Belki..

aramis dedi ki...

Cok etkileyici bir yaziydi..akliniza saglik..

Adsız dedi ki...

beşiktaşın kocaeliden 5 yediği maçı dün gibi hatırlarım hatta daum fevziye kesmişti faturayı tam 10 yıl sonra da volkan için benzer sözler söylemişti..aah ahhhh neydi o günler:)

paşali