Salı, Şubat 16

Looking For Eric



Sinemayı futboldan daha çok sevenler bu filmi çok sevmeyebilir. Daha doğrusu Ken Loach seven bir adam bu filmden çok büyük haz almayabilir. Hatta belki de Ken Loach abinin en zayıf filmi de diyebiliriz. Ama...

Burada araya ama giriyor işte. Yukarıdaki paragraf bizim gibiler için çok gereksiz bir film eleştirisi yazısı olur. Eric Cantona'nın varlığı zaten bizim için yetiyor. Bir de filmde hikayesi anlatılan Eric karakterine çok benzememiz. Çok benzeyecek olmamız. Bu biraz da bizim filmimiz.

-En son ne zaman mutlu oldun?
-Bir United maçında,Cantona'nın dönüş maçında

Boşluktaki bir hayatın, dibe vurmuş bir bünyenin, çıkış noktasını futbolda, tuttuğu takımda bulması. Kahraman olarak kendine Superman veya Tyler Durden gibi film ve roman karakterlerini değil, canlı kanlı Eric Cantona'yı, Gheorghe Hagi'yi, Pascal Nouma'yı, Aykut Kocaman'ı seçenlerin filmi.

- I am not a man, i'm Cantona

Filmi övmeye gerek yok. Seven sever, beğenmeyen beğenmez. Bunu bir film olarak da göremiyorum zaten. Filmde bazı güzel dialoglar, monologlar var onları yazayım, yeter. Çoğu Eric "King" Cantona özdeyişleri:

Cantona'nın postacı Eric'e verdiği tavsiyeler:

-En asil intikam affetmektir.
-Tehlike olmadan tehlikeyi aşamayız.
-Önce kendime sürpriz yapmalıydım. Risk alarak. Sağlam oynarsan risk yoktur.

*Postacı Eric, yıllar önce ayrıldığı karısıyla konuşur. Kızlarından bahsederler. Kızları gayet iyi bir şekilde okumuş ve başaran biri olmuştur. O esnada karısına şöyle der:

-"Her bokla sen uğraştın değil mi? Ev işleri. Dertler. Ben sadece onu Cantona'yı görmeye götürdüm."

Filmin en güzel sahnelerinden biri. Postacı Eric ile King Eric konuşurlar. Şuradan izleyebilirsiniz. Postacı Eric sorar:

-En güzel an?
-Bir gol değildi
-Bir gol olmalı, Eric
-Hayır.
-Haydi ama. Son dakika, Liverpool'la FA Cup finali..... (Postacı golü öyle bir anlatmaya başlar ki.. Her anıyla tasvir eder. Uzun uzun anlatır. King Eric'in cevabı kısadır).
-Hayır
Bu sefer Postacı Eric bir gol daha anlatır.
-Wimbledon. Wimbledon olmalı. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi volesi.....
Bir gol olmalı Eric?
-Bir pastı.
-Pas mı?
-Tanrım, Irwin'e Spurs maçında.
Bu sefer King başar anlatmaya uzun uzun...
-Peki ya kaçırsaydı?
-Takım arkadaşlarına güvenmelisin. Her zaman Eğer güvenmezsen kaybedersin.

Böyle bir film. Bir güzel sahnesi daha vardır. Pub'ta United'ın Şampiyonlar Ligi maçını beklerler. Aralarında Glazer'e tepki olarak kurulan FC United taraftarları da vardır. Çok güzel bir şekilde atışırlar. Endüstriyel futbola tepki gibi gözükse de sahnenin sonunda şunu anlarız: Ne yaparsan yap, ilk aşkını kalbinden söküp atamazsın.

O sahneyi bulamadım. Bulsam onu koyardım yukarıya. Onun yerine fragmanı koydum. Fragmanda çalan şarkı The Coral, Pass It On. O şarkı olmasaydı fragmanı koymazdım, afiş koyardım. Dinleyin, izleyin.

1 yorum:

Serapbenbuyrun dedi ki...

İzlediğim en keyifli filmlerden birisiydi Looking for Eric. Bu filmden sonra Cantona hayranlığım katlandı diyebilirim. Müthişti. Ellerine sağlık :)