Pazartesi, Kasım 15

Galatasaray 0-2 Manisaspor


Maça gidesim yoktu. Bunu belki daha önce defalarca söyledim. Hepsinde de maça gitmişim. Ama bu sefer gerçekten gitmeyecektim, fakat ismi lazım değil bir arkadaşımın fazla bileti olunca gidiverdik. Dışarıda para vererek maç izleyeceğime, stadyumda bedavaya izlerim dedim. Üstelik stadın en kötü tribünü Yeni Açık Alt olsa da.

Maç öncesi Sokak'ta yine tezahüratlar. Kavşaktan aşağı doğru inince hatırlıyorum; bu hafta "inleyen nağmeler haftası." Herkesin aklı Beşiktaş maçında. Sanki durum iyimiş, hatta vasatmış gibi, 2 hafta sonrasına kafa patlatıyoruz. Patlatırken o berbat tezahürat çıkıyor ağızdan. Arasında en çok kadını barındıran tribün, Beşiktaş'a "kapalı tribünde karılar kızlar" diye laf atıyor; kızlar dahil. Kendi besteleyemediği tezahüratın üzerine böyle şeyler yazarak kendini eğlendiriyor. Kimsenin aslında sözleri düşündüğü yok, alakasız 1000 tane kelime yan yana gelse o melodiyi söylemek için çıkar ağızdan, tek amaç o aslında.

Saat 7'ye doğru stada giriş. Yıllar sonra Yeni Açık Alt. Maçı görmek zor. En azından bizim çocukluğumuzdaki teller kalkmış, ön biraz açılmış. Ama hala aynı kötü yer.

Aynı şeyler, aynı ritüeller. Takımı tek tek tribüne çağır. Topçu yalandan gelsin. Hoca çıksın sonra. Ona sevgi gösterileri. Maç başlar. 3'lü çekilir. Sonra "Cimbombom'un sen çok yaşa", tempo düşer Kapalı ayrı bir şey söyler, eski açık kendini ispatlamak ister, yeni açık üst başka alemde.

Rakip gol atar, tek tük topçulara taşan taraftarlar. Top kayıpları, hatalı paslar. Hakem kararları. Klasik rakibine yenilen Galatasaray ve o maçın bitik atmosferi. Yine eve git, yine canın sıkılsın.

Derken, herşey değişti. Planlanan bir hamle değildi belki. Klasik işleyişin çok dışında. Kıvılcımı kim yaktı bilmiyorum, yeni açık alttan göremezsin hiçbir şeyi. Önce bir Lorik Cana sesleri, sonra bir penaltı, 2-0. Maçın bitmesine 15 dakıka var.

Bu 15 dakika önemli bir 15 dakika. Ünlü olmak için 15 dakikalık fırsat geyiğine uygun olan bir 15 dakikalık bir fırsat. Önce topçular, sonra Sezgin. Bunlar da klasik şeyler. Ama yönetim ve Adnan Polat?

Kim başlattı bilmiyorum. Kapalı Sol ilk açtı herhalde isyan bayrağını. Stadı, tribünü bilen kitle "şimdi kavga çıkacak" derken sesler daha fazla yükseliyordu. Ne kadar çok yükselirse o kadar çok karışır diye düşünürken aslında stadın tamamının bu tezahürata katıldığını gördük.

Sağlıklı beyinlerimiz yok, komplo teorilerimiz yine zihnimizin bir kenarında ama bunları dillendirmeyelim şimdi. Bekleyelim sadece. Galatasaray tribünü yıllar sonra (3.5 sene sonra) ilk defa bu kadar birlik içinde oldu. Bazı çöküşler hayırlıdır. Bu da onlardan biri olsun. Çocukça kanıyorum belki ama yine yeniden bir heyecan duyar gibi oldum.

Bundan 5 sene önce biri gelse, " Bütün stad Adnan Polat'ı istifaya davet edecek ve hep bir ağızdan i love you Hagi diye bağıracak" deseydi, kısaca "siktir git abi işim var" derdim. İnandırıcı değildi. 5 senede çok şey gördük, çoğu kötü şeylerdi ama bu sefer farklı şeyler oldu. Umarız saf duygulardır. Açıkça çok uzun soluklu olacağına inanmasam da, bir umuttur yaşatan taraftarı işte.

Ali Sami Yen yıkıldıktan sonra biraz uzaktan izleyelim Futbol A.Ş.'yi, bakalım neler olacak. Zaten maç biter bitmez ışıkları kapatan, yenildiğimiz bir maçtan hemen sonra hoparlörden hareketli tekno şarkıları basan zihniyet varken bizim Seyrantepe'de olmamıza gerek yok.

Ama Kapalı Sol'un orada olduğunu bilmek güzel, bakalım yeni stadyumda nerede olacaklar.

Manisaspor'a da değinmek lazım. Eski Galatasaraylılar Murat ve Mehmet, milli futbolcu Yiğit, yabancılar Aziza ve Simpson, stoper Kalabane. İyi bir takım. En azından Antalyaspor'dan, Gaziantepspor'dan yukarıda olmaları lazımdı. Ve tabi ki Galatasaray'dan. Bu hafta bizi geçerler belki. Hakederler.

3 yorum:

bizisevenleriuzmeyelim dedi ki...

maçta kapalıdaydım . sırayla herkese giydirilirken aslında herkes içinden acaba adnan polatada sıra gelecek mi derken soldan beklenen beste geldi ama katılan fazla olmadı gözler sebahattin şirindeydi sonra sağ tarafa doğru genelde üni tayfası girdi ve sonra tüm stada yayıldı . bu arada sol tayfanın trabzon maçına yaklaşık 10 kişiyle gittiğini ve uçakta ultrAslanla bi görüşme yaptığı da konuşulanlar arasındaydı.

Metehan dedi ki...

yanlış hatırlamıyorsam 2 hafta önce Rijkaard'ı ıslıklayan taraftarın,şimdi İ love you Hagi demesi ironik değil mi sizce de?

kutay dedi ki...

@metehan ironik olan çok şey var bunu inkar edemeyiz. ama rijkaard'a istifa diye bağırmak bir hataydı, hagi'ye tepki göstermek 2.bir hata olurdu. hatayı hatayla düzeltemeyiz..
ama şu bir ironidir mesela;
topçulara ve yönetime tepki göstermeyip rijkaard istifa diye bağıranlar şimdi topçulara ve yönetime tepki gösteriyor.. aslında rijkaard istifa diyenlerin "rijkaard takımı öyle bozmuş ki, takım düzelemedi hala" demesi lazımdı, kimse buna kendisini inandıramıyor tabi.