2001 yılının bahar günleri. Mahalle takımı olarak katıldığımız bir halı saha turnuvasında final maçındayız. Maç halı saha maçı standartlarının oldukça altında bir skorla; ya 0-0 ya 1-1 bitmişti. Bu skor maçı penaltılara götürmüştü. Kazananı penaltılar belirleyecekti.
Flashback; turnuva başından beri yani eylül ayından beri her maç öncesi kalecimize penaltı atıyorum. Eğer maç içinde bir penaltı olursa sıkıntı olmasın. Ve belki 1-2 penaltı hariç hepsini atabildim, özgüvenim de yükselmişti, penaltı olursa ilk kullanacak adam bendim.
Tekrar 2001 bahar; maç penaltılara kaldı. Sol ayaklı ben topun başına geldim. Yaşımız henüz 15. O zaman futbolun yazılı olmayan kurallarını pek bilmiyoruz. Sanıyorum takımın 3.penaltıcısıydım. Sol ayağımla güzel (en azından Lazo maçındaki Boriello'dan daha güzel) bir vuruş yaptım. Ters köşeye hallenen kaleci ayaklarıyla kurtardı, finali kaybettik. Neyse ki 2 kişi daha penaltı kaçırmıştı da ihale yüzde 100 benim üzerime kalmadı.
Maçtan sonra turnuvayı düzenleyen halı sahanın sahibi; "solaklar herşeyi yapar ama penaltı atamaz" dedi. Bu kuralı, bu cümleyi daha sonra defalarca duydum, hep karşı çıktım ama artık doğruluğunu kabul ediyorum. Artık dediğim de en az 10 senedir.
Ne zaman solak adamlar penaltı kullansa, bizim gruptan biri kullanıyor gibi geliyor. Beynimde Amerikan filmi dublajcısının sesi: "Bizim için başarmalısın dostum, bunu yapabilirsin."
Dün Guti de başaramadı. Daha önce Fenerbahçe'ye atarken sevinmiştim ama orada bile zor attı. Solaklar yine beceremedi.
1 yorum:
40 metreye agzının içine top atarım ama ben de penaltı atamıyorum lan :)
Yorum Gönder