Pazar, Mart 4

Kasımpaşa 2 - 2 Giresunspor

İnsan sevdiği birşeyi veya birini kaybedince, doğan boşluğu başka birşeyle doldurmak ister ya, sanırım benimki de biraz bu. Yoksa ne işim var benim bir cumartesi akşamı Kasımpaşa-Giresunspor maçında.

Özlediğimiz şeyin adı Ali Sami Yen. Özlediğimi farkettiğim hafta sonlarından biri oldu. Kasımpaşa'daki maç atmosferi o günlerin hissiyatını yaşattı. Maçı televizyondan izleyenler, boş tribünleri görünce bu dediklerime şaşırabilir ama içeride çok farklı bir ortam vardı.

Benzer noktalar şu: Şampiyonluğa oynayan bir takım var. Puan kaybına tahammülü yok. Ligin büyüklerinden. İyi kadrosu var. Kemikleşmiş sağlam bir trübünü var. Ama tribün başarıyı çok istiyor. Karşıdaki takım da ligin alt sıralarındaki takım olunca galibiyet istekleri iyice artıyor. Tavırlar, hareketler, tepkiler tamamen Galatasaray tribünü gibi oluyor.

Takım topu olunca çıkan uğultu sesini, kaçan golden sonra çıkan sesini, rakip gol atınca stadyumdaki 2-3 saniyelik sessizlik ve deplasmandan gelen gol sesini, rakip beke atılan lafları, hakeme atılan bozuk paraları, özlemişim. Bir tarafta tribüncü takılan gençler, diğer tarafta çekirdekçi abiler. Çekirdekçi diye geçme, topu bir çok kişiden daha iyi biliyor. Rakip takımın orta sahasında elemanın doğum yerinden babasına kadar bilen 60 yasındaki adamlar.

Kasımpaşa semtinin Fenerbahçeliler'i, Gençlerbirliği maçına kanalize olunca, belki de semtin takımını kovalama nöbeti Galatasaraylılar'a kalmıştır. Bu benzerliğin nedeni bu olabilir. Zaten İstanbul'un semt takımlarını, semtlerini 3 büyüklerden ayrı düşünemezsiniz. 3 büyükleri de semtlerden ayrı düşünemezsiniz.

Ağacı olan bir tribün, semtin içinde Taksim'in göbeğinde bir stadyum. Bunları daha önce de yazdık. Ama burada olmak o kadar keyifli ki, tekrar tekrar yazmak gerekiyor. Kartal Stadı'nda da maç izliyorum. Kartalspor'a sempatim daha fazla. Kartalspor'un da hatırı sayılır bir taraftar kitlesi var. Ama artık bizim yaşımız artıyor diye mi böyle oluyor bilmiyorum, Kasımpaşa'nın çekirdekçi abileri amcaları Kartal'dakilerden daha efektif. Böyle olunca da gittiğimiz maça renk katıyorlar.

Maç güzel maçtı. Burada izlediğimiz Karşıyaka maçı da güzeldi mesela. Bunun en önemli nedenlerinden biri sahanın zemini. Top oynamak için elverişli. İki takım da golü düşününce olaylar gelişti.

İlk gol Kasımpaşa'dan geldi ve devre öyle kapandı. Açıkçası ondan sonra Giresunspor'un maçı döndüremeyeceğini düşünüyordum. Kasımpaşa, yedekleri bile üst düzey olan bir takım. Kaleci Fırat Kocaoğlu, Hüseyin Yoğurtçu, ümit milli Barış, joker Özgür, Laziolu Şahin, Gökhan Güleç Bank Asya 1.Lig'de her takımda ve bazıları Süper Lig'de oynayabilecek futbolcular. Bu takımın aslında çok rahat bir konumda olması lazım ama futbol böyle işte.

Kasımpaşalı taraftarlar benim kadar rahat değildi. 1-0 onlar için sıkıntılı skor, çünkü kalede Tolga var. Hiç güvenmiyorlar. O da bu güvensizliği yanıltmadı. Maçın sonunda ıslıklanıyordu bile. Bir de Ali Bilgin var. Ne yapsa yaranamıyor. Fakat dün o da çok kötüydü. Hele maç 2-1'ken topuk pası yapmaya çalışıp topu kaptırması çıldırttı herkesi.

-Abi şu 6 numara kim
- Ali Bilgin. Fener'de oynamayan çocuk var ya...

Maçın ikinci yarısında Giresunspor oyuna Cafercan'ı aldı. Şaşırdım. Giresun'a gittiğini bilmiyordum. İki maç oynamış daha önce. Toplam 19 dakika. Ligin ilk yarısında Bolu formasıyla bu stadyumda oynamıştı. O maç da berabere bitmişti. Cafercan golün ortasını yapmış, iyi oynamıştı. Bu maçta da iyidi. Gol atamadı ama etkiliydi. Demek ki böyle zeminler, sahalar ona yarıyor. Maçı bir anda 2-1'e getiren isimlerden biri oldu.

Diğeri de Eren Tozlu'ydu. İlk defa canlı izledim. Özellikle 1-1'den sonra (bu da ikinci yarının tamamı) atak oynayan Kasımpaşa'nın arka tarafını çok zorladı. Alıp giden deparlı forvetleri seviyorum. Eren de öyle oynadı. Skoru 2-1'e getiren golü de attı. Ondan sonra tribüne gelip tellere çıkması çok klastı.

Giresun'un gol atan iki futbolcusu da Ali Zorlu ve Eren Tozlu, Giresun doğumlu. Küme düşme hattındaki bir takımı izlerken incelemek lazım. Erhan Altın, az süre geçirmesine rağmen yine ilginç bir takım yaratmış. Kocaelispor ile küme düşerken bize 5 atan hoca. Dedim ya dünkü maç Galatasaray'ın Sami Yen maçlarına çok benziyordu. Mesela Nico'nun kaçırdığı penaltı, o maçta Baros'un kaçırdığı penaltıya dönebilirdi. Ama Giresun değerlendiremedi pozisyonları. 5'e giderse şaşırmazdık.

Solak adam penaltı atmayacak. Duruşu bile bir garipti. Gitti üst direğe vurdu. Bir de dönen topa tekrar vurdu, çift vuruş oldu. Bıraksa arkadan gelen Şahin tamamlayacak topu. Yine de Nico Dimitrov'u beğeniyorum. Tıpkı Sarmov gibi. Son dakikada attı golü, unutturdu herşeyi. Diyecekken son dakikanın son dakikasında bir kez daha kaçırdı. Maçın adamı iyisiyle kötüsüyle Nico.

Kasımpaşa çok iyi futbolculardan kurulu ama takım olma sorunu yaşıyor. Takımda bir sorun olduğu çok belli. Abdülhamit'e hiç pas atılmadı mesela. Bulgarlar çok bireysel. Ali Bilgin sahada imparator gibi kasılıyor. Hal böyle olunca, Giresunspor; maçın sonunda hep beraber üzülen takım, sahayı dar ediyor.

Güzel bir maç izledik. 4 gol gördük. Kasımpaşa kazansın isterken, bir taraftan da "Süper Lig'e çıkmasınlar, 5 liraya Taksim'de keyifli maçlar izlemeye devam edelim" diyorum. Ama risk, çıkarlarsa belki Süper Lig'de de ucuza maç izleriz. Kasımpaşa'yı takipteyiz.


Hiç yorum yok: