Canlı telefon bağlantısı. Sıcaklığın şubat ayında havanın 18 derece olduğu yerden, deniz kenarındaki bir çay bahçesinden babam:
- Geçen gün bir arkadaşımla konuştum. Damarıma bassalar toplayacağım bavulu geleceğim yanına dedi.
Karanlık, kasvetli bir İstanbul gününde, içi feci sıkılan ben:
- Doğru demiş. Ben de mi öyle yapsam acaba?
- Yok mu orada damarına basan.
- Ne yazık ki yok.
Aslında olması lazım. Yoksa bu gitme duygusu neden bu kadar baskın olsun?
Her şey bu kadar iyi giderken neden hala memnuniyetsizim? Büyün acıları ve çoğu mutluluğu aynı yerde yaşayınca başka yere gidemediğin gibi oraya daha çok yaklaşmak istiyorsun. Gerçekleştirmeye bu kadar yaklaşmışken, damarına bassalar da kalkıp gidemezsin.
Aslında kasım ayındaki Barcelona maçına yetişemeyecektim. Veya hiç gidemeyecektim. O zaman kararımı verecektim. Gitti geldi o anda kararlar. Şimdi geldiğimiz noktada, yarın Olympaikos maçı, ve mart ayında gerçekleştireceğin hayalin. Yiyorsa git hadi.
2 yorum:
"gitmek" göt ister... nereye gidersen git. ama göt ister... gidersen efsane olursun ama.
17.
nereye gidiyorsun amk
Yorum Gönder