Çok basit sorularım var. Cevabını kolayca bulabilirim ama bulmak da istemiyorum. Bazı konularda bilmemek daha iyi oluyor. Bu sayede dehşeti daha iyi anlıyorsun. Soru şu: 1.Dünya Savaşı'na ne zaman bu ad verildi. Ve İkincisine...
O dönemin insanları gerçekten, bir Sırp genci bir veliahtı öldürdüğü gün, "Bugün "Dünya Savaşı başladı" demiş midir? Veya Nazilerin ilerlemesi hangi boyuta ulaştığında "Bu da ikincisi" demeye başladılar. İkincisi biraz daha keskinmiş. Ama yine de belki de şu an 3.Dünya Savaşı'nı yaşıyoruz.
Neyse ki dünya artık çok karıştı. Hem müttefikler çok keskin değil, hem de savaşmak için ordu yığmana gerek yok. Uçaktan bomba atarak veya canlı bomba patlatarak bir savaşı sürdümen mümkün. Yeni bir dünya savaşı Normandiya Çıkarması veya Çanakkale sunmayabilir.
Dünya siyasetini uzaktan ve geçmişten takip etmek güzel. Güncele girince sıkıntı var. Tarihi kazananların yazması oldukça adil aslında. Adamlar kazanmış, yazma hakkını elde etmiş. Oku işte. Oysa devam eden ve dinmeyen bir çatışma ortamında, kimin ne dediği belli olmuyor. Ortada binlerce sav var. Şimdilik sesi daha güçlü olan ve daha janti duran biraz daha avantajlı.
Charlie Hebdo saldırısı hakkında da en ufak bir bilgim yok. Yani sadece 3 kişinin, 12 kişiyi öldürdüğünü biliyorum. Geri kalan her şey teferruat gibi geliyor. Düşünce özgürlüğü, islamofobi, Batı, Doğu, karikatür, peygamber...Buradan çıkarım yapmak için biraz geç kalındı. Avrupa'yı düşünmeye itmeye başlayan şey, olan bitenlerin bir sonucu aslında. Sonuç olarak 12 kişi öldü. Öldürüldü.
Çizilen karikatürleri de bilmiyorum, öldürüren göçmen teröristlerin hangi ülke asıllı olduğunu da... Hava günlerdir bulutluydu ve yağmur yağacağı belliydi. Şimdi çıkıp da "Yağan yağmura karşı ne önlem alınmalı" diye sormak saçmalık..
Dünya ne ara bu hale geldi, yoksa hep mi böyleydi? İnsanların her yerde birbirini öldürmesi ne kadarlık bir zamanın sorunu? Tamam, savaşlar, idamlar, akan kanlar insanlık tarihi boyunca her zaman oldu. Fakat her coğrafyada aynı anda bu kadar etkili bir biçimde ne zaman oldu? Dünya savaşları dışında başka bir örnek yoktur herhalde. Dünya savaşıyorsa, o dünya savaşıdır. İlla tarafların çok keskin bir şekilde belirlenip, müttefiklerin oluşması mı gerekiyor?
Herhalde onun için Paris'te o kadar dünya lideri bir arada yürüdü. Zaten Avrupa'nın bu kadar çabuk reaksiyon vermesi de normal. O kadar çok kan akmış ki zamanında, yeniden orası kırmızı olmasın diye korkuyorlar. Gerekirse başka yerlerde aksın. Aslında hak vermek mümkün. Daha 60 sene önce taş üstünde taş kalmamış. Yakın tarihinde bunları bulunduran bir toplum, duvar örmekte haklı. Belki de dünyanın geri kalanının da bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor.
Asıl konuya dönelim ama milyonlarca sivilin yürümesini bir kenara bırakalım. O toplumsal hafızayı ve geni değerlendirmeye gerek yok. O bir tepki, bir yanıt. Hem zaten Fransızlar sever böyle şeyleri. Almanların işgaline son verdikleri gün buluştukları yerde başlayıp Fransız Devrimi'nin başladığı yerde biten bir yürüyüş... 2000 kuşağının da biraz sokağa çıkması lazımdı. Heykellere tırmanıp bayrak sallaması, slogan atması gerekiyordu. Ama o dünya liderleri yok mu?
Hapishanede gazeteci tutanlar, sivil halkın sokağa çıkmasına engel olanlar, Filistin'e füze yağdıranlar, karşı çıktıkları teröristleri besleyenler, diktatörler ile ittifak kuranlar.... Hepsi kol kola Paris sokaklarına yürüdüler. Biz de yedik. Her ülkenin televizyonu kendi liderini övdü, kendi ülkesine "barış elçisi" etiketini yapıştırdı. Biz de yedik. Tarihi yürüyüş dendi, dünyanın önünde önemli bir fırsat olduğu söylendi, barış mesajları verdiği iddia edildi. Biz de yedik..
Tam bir riya yürüyüşü... Biliyoruz ki, dünyada akan kanın sebebi de bu insanlar. Zaten bu yürüyüşten sonra da değişen bir şey olmayacak. Bu insanlar sayesinde dünyanın her yerinde çılgınlar gibi kan akmaya devam edecek. Uçaktan atılan bombayla, iç savaşla, metroda patlatılan bombayla, devlet kadar güçlü örgütlerin köy basmasıyla... Birden çok varyasyonlar denenecek ve insanlar ölecek. Eğer gerçekten 3.Dünya Savaşı başladıysa bu iyi; en azından savaş bitince biraz sessizlik olabilir. Onun dışında herhangi bir umut yok. Bu adamlar ve kadınlar, dünyayı yönettikleri için kendilerine bulaşan egolar sayesinde hiç bir değişime imza atmayacaklar, hatta akan kanın sorumlusu da olacaklar. Barış, huzur, hümanizim gibi kelimeler için tek adımlarını Paris sokaklarında atmış olacaklar, evlerine döndüklerine hırs ve egoyla saldırmaya devam edecekler. .
Eğer biraz şansımız varsa, 60-70 senelik bir ömrümüz var. Onun da yarısı geçti. Geri kalan yarısını bu insanların savaşlarıyla, çatışmalarıyla geçirmek çok acı... Olabildiğince uzak kalmak daha sağlıklı. Kurşun, bomba, her neyse, seni her yerde bulabilir. Dünyanın bitmeyen çilesi, bundan kolay kolay kaçamazsın. Fakat direnç gösterdiğin her şey daha da güçlenir. Bu insanların yarattığı çılgınlıktan uzak durmak lazım. Kaçmak lazım. Gardını alman lazım. Böylece, kendilerini akladıkları bu riya yürüyüşleri de seni daha az sinirlendirir. Tavır koymak, taraf olmak, bel bağlamak çıkar yol değil sanki. Düşünsene asıl katiller, beraber yürüdüğün insanlar.. Onları vicdanını aklarken, sen daha da çaresiz kalıyorsun...