Danimarka, Dünya Kupası formasını tanıttı ve dünyada fırtına kopardı. Uzun zamandır dillendirilen ve rahatsız olunan konuya parmak bastı. Bir öncü oldu. Ne de kolay oldu...
Katar'da insan hakları ihlalleri vardı ve bu turnuva protesto edilmeliydi. Gitmemek olmaz, görmemek olmaz, vazgeçmek olmazdı... O zaman sloganlarla, kelimelerle karşı durduğumuzu gösterelim. İyi bir strateji...
Başlıkta da belirttiğimiz gibi; tipik bir Avrupa...
Katar'daki insan hakları ihlallerini, stadyum yapımında yaşanan trajedileri, ölen işçileri, yok pahasına çalışan insanları, utanç kaynağı sahneleri ve bilgileri yok sayacak değiliz. Zaten hepsi gözümüzün önünde oldu. Fakat bir çizgi çekmenin tam sırası. Yoksa yine birileri bazı kavramları sahiplenerek, kendilerini öncü sayacak.
Katar ufak bir ülke. Zengin bir ülke ama sonuçta ufak bir ülke. Takdir edersiniz ki, bu küçük ülke tek başına bir inşaat hamlesinin altından kalkamazdı. Üstelik yeterli insan kaynağı da (mühendis, beyaz yakalı vs) mevcut değildi.
Kitabın ortasından konuşalım. İnsan hakları ihlalleri Katar'da gerçekleşti, devletin göz yumması sayesinde 'olağan bir durum' halini kazandı ama meşhur bir söylemi anarak vurgulayalım; "Ulan hepiniz oradaydınız be..."
Türkiye'den birçok şirketin Katar'a gitmesi gibi, Avrupa'dan da birçok şirket, Dünya Kupası hamlesi esnasında oradaydı. İtalyanlar, Fransızlar, tabi ki Danimarkalılar ve diğerleri... Danimarka Futbol Federasyonu veya formanın üreticisi firma kendi sokaklarında yer alan şirketleri protesto etti mi bilmiyoruz ama etseydi duyardık sanki...
Oysa Katar'ı protesto etmek çok daha kolay. Katar'dan zarar gelmez. Katar savaş çıkaramaz. Katar, Avrupa'ya muhtaç. Katar'ın planı kendini Avrupa'ya yakınlaştırmak, Katar Avrupa'dan vazgeçemez, Katar kendisine yönelik protestolara kızar ama bir yerden sonra sineye çeker.
Üstelik zaten futbolseverler de pek memnun değil Katar'da (hem de kışın) bir Dünya Kupası düzenlenmesinden. Yani popüler bir desteği arkaya almak çok daha kolay. Acısız, sorunsuz, idealist gözükmeye yeterli... O yüzden Katar'a vurmak kolay.
Katar'ı savunmak için yazmıyoruz bunları. Asıl amacımız bir riyayı gözler önüne sermek. Peki nerede o riya? Sadece Avrupalı şirketlerin Katar'daki yerini yok saymakla mı sınırlı?
Diyelim ki; şirketler bir ticari kuruluş ve futbol federasyonları onlarla aynı düzlemde yer almadıkları için, onları eleştirmeleri doğru olmayabilirdi. Bizce değil ya; diyelim ki öyle varsayılsın. Herkes kendi alanından ilerlesin ve Danimarka'nın futbol kurumları da 2022 Katar'ı o düzlemde protesto etsin.
Peki o zaman dört sene önce yaşanan sessizlik neydi? Bir önceki turnuva Rusya'da düzenlendi. Rusya'da insan hakları dikkate alınan bir kavram mıydı? Binlerce insan tutuklanırken, rejime ses çıkardığı için (şu an Avrupa'nın söylediği cümleleri söylediği için) bedel öderken insan hakları ihlalleri yok muydu? O ortamda bir bayram haftası gibi şölenlerle Dünya Kupası organize etmek iyi bir fikir miydi? O yıllarda bir formanız yok muydu?
Şu an Avrupa'nın Rusya'nın bakışı farklı ama o zaman her şey gülük gülistanlıktı. Oysa Rusya'nın muhalifleri sesini çıkarmaya çalışıyordu. En azından Katar'dan daha fazla... Katar'da halkın sesinin çıkması çok zor ama biraz olsun kulak kabartan, Rusya'daki durumu anlayabilirdi. Hadi tüm bunları da pas geçelim; Rusya ve Ukrayna o zaman da bir savaş halindeydi.
UEFA'yı, FIFA'yı geçtik; peki federasyonların bu aylardaki cesareti o zaman neredeydi? Turnuvayı boykot etmelerini beklemezdik zaten ama neredeydi bu formalar o günlerde?
Yoktu! Zira Rusya'yı protesto etmek kolay değildi. Rusya'dan zarar gelebilirdi. Rusya savaş çıkartabilirdi (çıkarttı da), Rusya Avrupa'ya değil, Avrupa Rusya'ya muhtaçtı. Şimdi niye ortalık gerilsindi? Niye Putin'i kızdırsınlar, niye doğalgaza zam gelsin?
Hem zaten Rusya ne olursa olsun, sarı saçlı mavi gözlü insanlardan oluşan bir "Batılı" ülke değil mi? Tamam kendisi Doğu'da ve politikaları "Batı" karşıtı ama halkı da o kadar Doğulu değil. Çölün ortasında yaşayan esmer Müslümanlardan kurulu Katar ile Rusya hiç bir olur muydu?
Olmazdı; olmadı da... Rusya'da Dünya Kupası yapıldı. Şu an tüm Avrupa, Rusya'yı aforoz etmek için uğraşırken, beş sene önce hep beraber poz veriyorlardı. Katar'a vurmak ise çok iyi bir PR getiriyor. Avrupa yine demokrasinin ve insan haklarının, kendi ürettiği kavramaların gücü için uğraş veriyor. Bu arada gidip oralarda iş yapıp para kazanmaya devam ediyor ama olsun.
Bu riyanın farkındayız. Dağa küsen tavşan gibi kalacağız ama olsun. Danimarka Futbol Federasyonu öncü olacak, saygın olacak, demokrat olacak ama olsun... "Neyse; en azından Katar'a karşı bir ses çıktı" diyerek bardağın dolu tarafına bakacağız.
Sonra da oturup Danimarka'nın Al Rayyan, Doha ve Al Wakrah'daki maçlarını televizyondan izleyeceğiz.
Biz de az riyakar değilmişiz...