Cuma, Ocak 13

Galatasaray 99-46 Uni Seat Gyor




Bir gece önce Adana Demirspor. Tur atlıyorsun gece yatıyorsun , sabah uyanıyorsun, bu sefer istikamet Abdi İpekçi. Ocak ayının ortası. Seyrantepe'den daha uzak, bir gece öncesinden daha soğuk, Adana DS maçından daha önemsiz. Ne işimiz var? Galatasaray'ın olduğu her yerde umuttan önce unutmak var. Korunuyosun, sığınıyorsun, unutuyorsun...

Abdi İpekçi'nin girişi, otopark. Bomboş. Su birikintileri. Bilet satan gişenin bile camı kapalı. Camı vuruyorsun öyle açıyorlar. Turnikedeki güvenlik 1 tane. Spor Büro hiç gelmemiş. Uzaktan bakınca bir spor salonu değil, korku filmi. İçerisi bütün korkuların unutulduğu yer.

Belki de İpekçi'ye son ayların en erken girişi. Maçtan yarım saat öncesi. Kızlar ısınıyor. Alba Torrens'i geçen sene taraftarı selamladığı Banvit maçından sonra ilk defa canlı görüyorum. Çirkin diyenler kendi bilir. Dünyanın en sempatik, en güzel insanı. Bizim mahalleden çıkmış, araya karışmış gibi. Daha ısınırken fark ediliyor. Şaziye oynamayacak; güzel haber. Işıl GS çoraplarıyla, Fowles kenarda, yeni transfer Penicheiro sahada.

Rakip takımı da inceliyoruz. Güzel hatunlar var. Lisedeki kaşar kız edalı 15 numarayı Uğur Ozan gözüne kestiriyor. Tank gibi diyor.

Taurasi, Işıl, Alba, Bahar, Tina ilk 5'iyle başlıyoruz. Taurasi'den 16 sayı ilk periyotta. Ondan sonrasını dinlenerek geçiyor. Fark çok erken açılıyor. Alba yerine Gülşah'ı falan izliyoruz. Matic'in ve Penicheiro'nun oynaması güzel. Işıl'ın her pası Bahar'a vermesini çeteciliğie yoruyoruz şaka yollu. Devre 57-25 bitiyor. İki katı.

Salonun kapıları açık. Başlarında kimse yük. Üşüyoruz. Salondayız, kapalı yerdeyiz ama ısınmak için çay içmek zorunda kalıyoruz. Kuyruk diye birşey yok. Tüm salon bizim. İstediğimizi yapabiliriz. Okulun son haftası kimse derse gelmez, sadece devamsızlık sorunu olan 3-5 kişi gelir ya; onun gibi. O yüzden güzel.

Çocuklarıyla gelen babalar var. Baya kıskanıyorum. Bunun konuyla pek alakası yoktu ama araya sıkıştırıyorum.

İkinci yarı başlıyor. Fark açılıyor. Hedef 100'ü bulmak, 50'yi attırmamak. 50 olmuyorlar, biz 99'da kalıyoruz. Alba Torrens'in 3 saniye kala son hücumda 100'ü atmak için çabalaması, topu alırken hızlı davranmaya çalışması, yere düştükten sonra gülerek kalkması... Başımıza gelen en güzel şeylerden biri.

Taurasi kenarda çok soğuk. Işıl, maç öncesi tribün ilk Alba'yı çağırdığı için küskün sanki, Bahar vasat kalıyor. Yasemen'ın oynaması çok güzel, Penicheiro ilk maç için oldukça iyi. Ceyhun Yıldızoğlu'nun adı anılıyor tribünden. Maç oynanırken el sallıyor. Fark 50 o sırada, diğer antrenörler gibi "çok konsantreyim duymamazlıktan geliyorum" yapmıyor.

Çıkışta minibüs bile yok. Ötesi yok. Muhteşem bir maç günü işte.

Hiç yorum yok: