Salı, Ocak 13

TBBL All-Star


Bayan basketbolun kalbi geçen haftasonu Samsun'da attı. Böyle organizasyonlara oldum olası sıcak bakmam. Gerek All Star maçları gerek dünya karması- avrupa karması tadındaki maçlar bana çok gereksiz gelir. Ama yapacak birşey yok, dünyayı değiştirecek değiliz o zaman tadını çıkaralım.

Ben de o maksatla gece geç bir saatte de olsa TRT'den organizasyonu izledim. Sonuçta Avrupa'nın Rusya'dan sonra en kaliteli ligde bizde diyorlar. Kendi ligimizi çok takip etmıyoruz, haliyle diğer liglerden uzak oluyoruz. O nedenle bu yoruma sahip çıkacağız.

Çok da yanlış bir değerlendirme olmadığı uluslararası turnuvalarda belli oluyor zaten. Son Kattie Smith transferi de ligin kalitesini arttırmıştır muhakkak.( Bu arada Kattie Smith, WNBA'den ülkemize gelen 22. basketbolcuymuş)

Sonuçta kaliteli bir ligin kaliteli bir ALL-STAR ı olur diye düşünüyoruz. Oyuncular, salon herşey harika ama organizasyon yine eksik kaldı. Ben televizyonu açtığımda halk oyunu oynayan tahminen lise veya ortaokul çağlarındaki genç kızlar vardı. Heyecanları yüzlerinden okunan gençler alınlarının akıyla gösteriyi tamamladılar. Halk oyunlarını sevmem, ilgilenmem. Ama Efes Pilsen Kızları gibi saçma bir oluşum yerine spor salonlarında böyle gençleri görmek her zaman daha mutlu eder beni. Ne yazık ki Efes Pilsen kızları burda da vardı. Kadını obje haline getiren, Amerikan spor kültürünün vazgeçilmesi ponpon kızların Türk versiyonu. Hiç yeri yok buralarda bence. Maksat tribünü coşturmak ise Türk tribünlerini coşturmak için bunlara gerek olmadığı ortada. Tribündeki kitlenin o kızları hangi gözle ve hangi muhabbetler eşliğinde izlediğini de bilmemek mümkün değil. İnşallah sadece Efes Pilsen kızları olarak kalır bu oluşum. Bir Galatasaray maçında bir molada tam "rerererarara" çekecekken sahaya 10 tane yarı çıplak kız atlarsa o bittiğimiz an olur.

ALL-STAR organizasyonlarının alamet-i farikası yarışmalardır. Organizasyondaki aksaklıklar da burada çıktı. İlk önce 3 sayı yarışması yapıldı. İlk turun ilk sporcusu Mersin BB.'den Alex Quigley oldu. Gayet iyiydi, 18-19 puan toplamıştı. 18-19 diyorum çünkü son saniyede soktuğu top skorbord arızası nedeniyle sayılmadı. Hatta bütün puanları silindi ve tekrar etti. İkincinin getirdiği yorgunluk 10 puanda tuttu onu. Bu nedenle finale kalamadı. Finale kalan en düşük puanın 14 olduğu göz önünde bulundurulunca Quigley'e haksızlık edildiği ortaya çıkar.

Finale 3 kişi kaldı. Laurie Kohen 23 puanla,Dilek Ünüvar 15 puanla, Ceren Zeytingöz 14 puanla finalist oldular. Bu 3 kızın takımı da ilk 5te değil.

Finalde TED Kayseri'den Laurie Kohen bu sefer 26 puan aldı ve şov yaparak şampiyon oldu. İkincilik Burhaniye'den Ceren'in, üçüncülük Tarsus'dan Dilek'in oldu.

Bir diğer yarışma yetenek yarışmasıydı. Sporcuların bile anlamakta zorluk çektiği parkuru en kısa zamanda tamamlayan Çankaya Üniversitesi'nden Ashley Michelle Battle oldu. 30 saniye ona birinciliği getirdi. Botaş'tan Pelin Gülbağ 1 saniye farkla ikinci oldu. Eğer son anda turnike esansında topu elinden kaçırmasa birincilik onun olacaktı. Evsahibi Samsun Basket'in oyuncusu Hanife Çakır üçüncü oldu.

Sadece sporcular için değil seyirciler için de yarışmalar da düzenlendi. Güzel bir oyun vardı bunun için. Sandalyeli bir oyun. Küçükken dans edip müzik kapanınca sandalyeye oturanlar daha iyi anlar. O yarışmada müzik bitiyordu, burada yapılması gereken basket atmak sonra oturmak. Gayet güzeldi ama yarışmada üç kız üç erkek vardı. Erkeklerden biri uzun boylu atletik bir sporcuydu. Kızların en büyüğü 15 yaşında. Sona çocukla kızlardan biri kaldı. Organizasyon sunucusu seyircilerin ve kameraların önünde çocuğa "bırak kız kazansın" mealinde birşeyler dedi. Evet ben de ufak kızın kazanmasını istiyordum ama böyle değil. Eğer maksat bayanlar organizasyonunda bir kızı birinci yapmaksa orada 3 erkeğin işi ne. Çıkar 6 kızı yarıştır. Eğer organizasyonun amacı Türk Sporu'na katkıysa gençlere sporu böyle mi anlatacağız. Ondan sonra şikeyi, dopingi nasıl ayıplayacağız. TRT'nin en sevmediğim, en hayal dünyasında yaşayan spikeri Avni Küpeli kızın birinciliğini mest olarak anlatıyordu bu durumu. Zaten 200 kişilik basket maçlarında hakem yuhalanınca "salon karıştı, olaylar çıktı" çığlıklarını da atan oydu yıllar evvel.Sonuçta yine de o ufak kızın sevinci güzeldi. 3 aydır görmediğim kız kardeşimi düşününce baya bir kazanmasını istemiştim onun.

Sonra maç oynandı. Ben maçı izlemedim. Yabancılar kazanmış. Nevriye MVP olmuş. Ziyade olsun.İzleyenler zevk almıştır umarım.Bu esanada izleyeneler için birşeyler diyelim. Evsahibi Samsun olunca Samsun Basket'in oyuncuları büyük bir ilgi ve sevgi gördüler. Hakları. Ama son dönemde iyice su yüzüne çıkan Anadolu-İstanbul ayrılığı, salonda 3 Büyüklerde oynayan sporcuların ıslıklanmasına neden oldu. Bakalım bu ayrılık nereye gidecek. Ya ağır olaylar çıkacak, ya da Türk sporu zincirlerini kıracak.

Hiç yorum yok: