Çarşamba, Ocak 14

Galatasaray 94 - Khimik Yuzhny 51


Her gittiğim maçı buraya yazarak kayıtlara geçmesini planlamıştım ilk başta. O nedenle bu maçı da yazacağız seri bozulmasın diye. Fakat böyle bir maçın nesi yazılabilir ben de bilmiyorum.

Çok şükür ki skoru yüksek olan taraftanız. Maçtan keyif aldık, makaramızı yapabildik. Yazacak ufak notlar çıkarabiliriz. Ama böyle maçlarda kaybeden taraf olmak gerçekten istenilecek bir durum değil.

Geçen hafta aynı gün ve saatte Dexia maçı için Ayhan Şahenk'e gittik. Geçen haftadan daha kalabalık, ama yine de bir "tamam mı devam mı" maçı için az sayıda taraftar vardı. Doğruya doğru elimizde Fenerbahçe maçından kalan biletler olmasa belki biz de gitmezdik. Türk basketbolunun en temel sorunu ulaşım zaten. Ayhan Şahenk'e gitmek eziyet. Oraya aç karna gitmeniz tavsiye edilmez. Civarda 1-2 dürümcü dışında bakkal bile yok. Veya biz göremedik. Aynı sorunlar Abdi İpekçi Arena için de geçerli. Bu salonlarda saat 20.30da başlayan bir maçı oynatmak boş tribünlerin şaşılacak bir durum olmamasını sağlıyor. Saat 12de evdeydik. Ertesi gün okul ve iş bekliyor.Herkesten gelmesini beklemek olmaz Ahmet Cömert'in yeri nispeten daha müsaitti bu salonlara göre, ama o da çok orta bir yerde değildi.

Maç öncesi takımda moraller yüksekti. Basketbolcuların yüzlerinden belli oluyordu. İyi bir hava vardı, ama sonuçta böyle birşeyi kimse beklemiyordu. Maçın daha başında 20 fark oldu. Sonrası artık istatistik oldu. İstatistiklerin basketbolcuların CVleri için önemi büyük. O nedenle bu fırsatı iyi değerlendirmeleri gerekiyordu.

Milan Guroviç ise iyi bir CV sahibi olsa da geldiğinden beri bir türlü kendini gösterememişti. Üçlük yağdıracak diye düşünülürken son maçlarda toplam sayısı 3te kalıyordu hep. Dün Guroviç beklenen patlamayı gerçekleştirdi. Maçın yarısında oynamadı, 28 sayı attı. Biraz daha kredi kazandı.

Stadyumda Galatasaray maçı izleyenler Hakan Şükür- Cihan Haspolatlı benzerliğini bilirler. Birbirinden alakasız iki surat nedense statta çok karışırdı. Bunun salon benzerliği Milan Guroviç -Polat Kocaoğlu benzerliği herhalde. Dün oynadıkları oyun da birbirine benziyordu. İkisi attıkça attı. Polat 15 sayı 5 ribaund ile oynadı.

Amerikalılar da 11er sayı attılar. Birkaç maçtır üst düzey oynayan Hüseyin Beşok dün kendini dinlendirdi. Fazla kasmadı kendini. İyi yaptı. Tıpkı takımın kaptanı Cüneyt Erden gibi.

Dünün en güzel tarafı Cemal Nalga'nın verilen şansı oldukça iyi kullanması ve kendini her geçen gün geliştirdiğini göstermesi oldu. Keza Altay Özurgancı da oyuna girdi ve gençler forma gimiş oldu. Altay çok sıcak bir çocuk. Tribünden gözlemlediğim kadarıyla takımın maksotu gibi. Abileriyle arası iyi, sırasını bekliyor. Genelde ilk parmak kaldıran da o olunca baya sempatik gözüküyor tribün kovalayan insanlara. Ama şans bulduğu zamanı daha iyi değerlendirmesi lazım yoksa 2. İsmet Hacıoğlu olur.

Galatasaray bir üst tura yükseldi ve son 16ya yükseldi. Anonsçu abimize göre ilk 16ya yükseldi. Farketmez. Geçen sene Uleb Cup'ta yapılanı daha yükseğe taşımak hedef. Bundan sonraki rakipler Almanya'dan Oldenburg, İtalya'dan Virtus Bologna ve Ukrayna'dan BC Kiev. 27 Ocak'ta serüven başlayacak. Biz de orada olacağız inşallah.

Hiç yorum yok: