Pazartesi, Mart 15

Return Of The King


25 Ekim. Saat tam olarak kaç hatırlamıyorum. Geç başlayan derbinin erken dakikaları Resmi olarak olmasa da futbol saatine göre 19.01 diyelim. Milan Baros sakatlanıyor.

Aylarca bekledik. Bugün-yarın dönecek derken dün döndü. O an bambaşka hissettik. Baros'un olmadığı günler film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçti. Madrid maçı, Bursa deplasmanı, Sami Yen'de 1-0 yattığımız (yatamadığımız) Manisaspor, İBB maçları..

Sezonun başında Baros formsuzken, bir maçın ilk yarısının son dakikasında gol atmıştık. Gole sevinmek varken, soyunma odasına başı önde giren Baros'a aynı tezahürat söyleniyordu. Maçın ikinci devresinde gol attı Baros.

Dün maçı izlerken bir anda patladı tribün. Ne oluyoruz lan dedim, saha kenarında kimse yoktu. oysa. Bütün maç boyunca yedek kulübesini kollayanlar varmış demek ki. Kenar yönetimi, yeni açık önünde ısınan Baros'u çağırdığı anda tribün patlamaya başladı. Gol olmuş kadar yüksek bir uğultu.

O coşku skor tabelasında yanan 15 rakamını gördükten sonra iyice arttı. O esnada Jo'nun bir bakışı var ki Kapalı'ya. Daha 1 saat önce onun attığı gole sevinen tribün Baros diye inliyordu.

Çok özledik Baros'u. Baros kadar etkili, Baros kadar sevilen, Baros kadar takımda tutunabilen Galatasaray forveti hatırlamıyorum ben. Topu alınca alıp başını giden, rakip stoperle kavga eden, ara sıra da gol atan forvet.

Jardel, Saunders, İlie gibi adamlar 2 seneyi geçemedi. Knup, Lukunku, Christian, Marcio gibilerini hatırlatmaya bile gerek yok. Baros gibisini görmedik. Baros'u da yaklaşık 5 aydır göremiyorduk.

Son Sami Yen maçında Trabzonspor'a atmıştı. İlk Sami Yen maçında da atarak başladı. Sarı-lacivert maçta sakatlandı, sarı-lacivert maçta döndü. O zaman benzerlikler devam etsin, Sami Yen'deki son derbisinde 2 gol atmıştı, ilk derbisinde de 2 tane yazsın.

Hiç yorum yok: