Çarşamba, Mart 3

25 Nisan 1996


Mart ayı derbi ayı. Bu ayın sonunda derbi var. Dünyanın en büyük derbisi. Hangi dünyanın? Benim dünyamın. O zaman gerisi önemli değil. Bu konu hakkında daha çok yazarız ama önce geçmişe dönelim.

24 Nisan 1996'da Galatasaray, kupa finalinde Fenerbahçe'yi eleyerek Türkiye Kupası'nı kazanmıştı. Souness'ın bayrak diktiği maç. Yaklaşık 14 senedir herkesin konuştuğu maç. İşte o maç basında çok normal bir şekilde yer bulmuş sanki. O günün Fanatik Gazetesi neler yazmış ona bakıyoruz. Sayfa sayfa, satır satır.

Gazetenin manşeti Aslan Kral. Sanırım adını 1-2 sene önce gösterime giren çizgi filmden alıyor. Alt başlıklarda ise "Babaya pet şişe" yazıyor. Baba denilen dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. Demirel'e o gün gelen pet şişe aslında bir devrin sonudur. O günden sonra Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık kupaları ikinci plana atılmıştır, hatta plandan kalkmıştır. Bu arada belirtmekte fayda var, siyasi bir pet şişe değil bu, Galatasaraylı futbolculara, saha ortasındaki kupa töreni esnasında atılan ama kupayı veren Demirel'e isabet eden bir şişe.

Gazete, o maçı yorumlamak için dev bir kadro hazırlamıış. Mesela şimdi her maçın vazgeçilmez Ntv Spor yorumcusu Rıdvan Dilmen var. Gürcan Bilgiç'in hasta Fenerbahçeli babası Necati Bilgiç var. Lig Tv muhabiri Oguz Tongsir var. Galatasaray tarafından birkaç sene öncesinin kaptanı Erdal Keser var, rahmetli Temel Özalak var. Fenerbahçe'nin futbolu yeni bırakan efsane kaptanı "Miço" lakaplı Müjdat Yetkiner var. O sıraların gözde ismi, şimdilerde Petek Dinçöz ile mutluluklar içinde yaşayan Can Tanrıyar var. Abdullah Çevrim, Gürcan Berk, Turan Yücel, Oğuz Dizer var. Basketbol yazarı İsmet Badem bile var. Ve Şansal Büyüka var.

Mesela Rıdvan'ın ne yazdığına bakıyoruz. Fenerbahçe'nin o sezonu şampiyon olarak tamamlayacak olan teknik direktörü Carlos Parrerira'ya eleştirileri var. Fenerbahçe'nin tek golünü atan Aykut'u çıkarıp yerine Atkınson'ı almasını hata olarak gösteriyor. Ve son cümlede dahi Galatasaray'dan bahsetmeyip tribünlere oynamayı ihmal etmiyor: "Gerçek şampiyon Fenerbahçe taraftarı."

Bir sonraki sayfada şu yazıyor. "Galatasaray Teknik Direktörü Souness Florya’da taraftarların büyük ilgisiyle karşılaştı. Fenerbahçe Stadı’nın başlama noktasına Sarı kırmızılı bayrağı diken Souness, Florya'da sarı kırmızılı taraftarlarca ünlü türk büyüğü Ulubatlı Hasan'a benzetildi. Sarı krımızılı taraftarlar Florya tesislerinden çıkan İskoç'u sevgi çemberine alarak Cesur Yürek Souness tezahüratında bulundu."

Yöneticilerimiz ise Florya'da değil Levent'teki Galatasaray Dernegi'nde eğleniyor.

O sıraların her maç öncesi vazgeçilmezi olarak ise kafile otobüsümüz taşlanıyor. Anadolu'da hala devam eden ama İstanbul'da pek kalmayan tribün geleneği o günler için o kadar basit bir olay olarak görülüyor ki, resımsiz ve 5 satırlık bir haberle veriliyor. Son satırdaki "atılan bira şişeleri dikkat çekti" yazısı dikkat çekiyor. Ve tabi bu olayları çıkaranlar "kendini bilmez taraftarlar" olarak adlandırılıyor. Aynı olay bugün yaşansa, bir takım otobüsü taşlansa sanırım 5 satır değil 5 hafta tartışırdık.

Bir sonraki sayfada karşımıza Necati Bilgiç çıkıyor. Bilgiç ailesinin geleneği olarak Fenerbahçe yenilgisi sonra hakeme taşıyor. Hakem Ayhan Yücebilgiç. Bilgiç'in yanında ise Müjdat Yetkiner var ve şöyle diyor: Hakem iyidi. Fenerbahçe iyidi ama futbolun adaleti yok.

İsmet Badem ise bugün hala konuşulan efsane maçı yerin dibine sokup basketbolu övme telaşında. Maçta elde edilen 13 milyar hasılattan bahsedıyor ve ekliyor: "Futbol müthiş bir sanayi dalı, ama bir de seyredenler verdiklerinin karşılığını alabilseler." Yani basketbol çok zevkli, gelin basketbol izleyin diyor satır arasında ama sanırım 14 senedir konuşulan basketbol maçı pek yoktur.

Gazetenin künyesine bakıyoruz: Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Y. Yılmaz, Yazı işleri Müdürü Necil Ülgen.

Orta sayfada ufak bir bulmaca var. O yıllardaki Fanatik gazetesini hatırlayanlar o bulmacayı da hatırlar. Bulmacada her gün farklı bir spor adamının fotoğrafı olurdu. O günkü fotoğraf Özhan Canaydın.

Bir sonraki sayfa Beşiktaş sayfası ve manşeti şu: "FEVZİ: Moralman Yıkılıdm"

Fevzi, kaleci Fevzi Tuncay. 3 gün önce oynanan Kocaelispor maçında İnönü'de 5 gol yiyor.

Aşağıda "Dauma taktıgı Kuntz veriyor" yazıyor. Bir önceki sene Beşiktaş'ı şampiyon yapan Daum, ve onun getirdiği, Beşiktaşlılar'ın çok sevdiği santrfor Kuntz. Kuntz'un verdiği taktik; 3 aydır takıma giremeyen Sinan'ı oynatıp Sertan'ı yedeğe almak. Sinan Kocaelispor maçına ilk 11'de başlıyor ama yerini 26.dakikada Metin Uzun'a bırakıyor.

Orhan Kaynak'ın "Beşiktaş'tan Ayrılmam" demeci de dikkat çekici.

Tribünler ve basın tarafından çok eleştirilen Sergen Yalçın'ın ise cevabı tam Sergen'e göre: "Ne de olsa suçlu benim."

Beşiktaş'ta işler baya karışık. Başkan Seba'nın şu demeci çok enteresan: "Kafamı koparsalar Alman'ı tutmam."

Alman'dan kastedilen tabi ki Daum. Dahi mi deli mi tartışılan adam. Şu anda acaba Aziz Yıldırım da aynı cümleyi kullanıyor mudur bilemeyiz ama Seba sözünü tutuyor ve sezon sonu Alman'ı yollayıp Rasim Kara'yı getiriyor. Fakat 4 sene sonra kafasını koparıyorlar Seba'nın. Daum'u yolladı diye değil tabi.

Aylardan nisan. 1 ay sonra transfer dönemi başlayacak. Anadolu'nun bazı gözde topçuları var. Fanatik sözleşmesi biten gözde futbolcuları şöyle duyuruyor:

"Moşe Madida Ayhan ve Serkan piyasayı iyice karıştıracak gibi gözükuyor. 262 futbolcu sozlemesi bıtıyor. Ayhan'a Beşiktaş, Serkan'a Galatasaray talip."

Ayhan, Ayhan Akman, Serkan Serkan Aykut. O sene sözleşmesi biten futbolcuları almıyor bu iki kulüp. Ayhan 1998'de geliyor Beşiktaş'a 8 milyon dolar civarında bir paraya. Serkan 2000 yazında anca geliyor Galatasaray'a. Onun da fiyatı hemen hemen o kadar.

O ay milli takımımız FIFA sıralamasında 30.sıradayız. Kulüpler düzeyinde ise Fenerbahçe 37., Beşiktaş 47., Trabzonspor 57., Galatasaray 73. sıradalar.

Ve geliyoruz Trabzonspor sayfasına. O sezon şampiyonluğu kaçıran ve bir daha toparlanamayan Trabzonspor. O unutulmaz maç 1 hafta sonra oynanacak ve ortam daha o günden çok gergin. Trabzonspor sayfasının manşetinde şu ifade yer alıyor: "10 gun sonraki maç için Fenerbahçe taraftarına 3500 bilet"

O yıllarda Fanatik gazetesinde şöyle bir uygulama vardı. Bazı taraftar mesajları, takım sayfalarının altında yer alıyordu. Genelde futbolculara sevgi ve rakiplere taşma vardı. İşte dev maç öncesi gerilen ortamda bir Trabzonsporlu mesajı:

"Trabzonspor'un başarısına gölge düşürmek isteyenler var. Başta da Fenerbahçeli arkadaşlarımız. Baskan Ali Şen çıkıp biz herkesle dostuz diyor. Sonra kendini bilmez bazı yöneticiler Trabzonspor'un başarısına çamur atıyor. Bu böyle yürümez. Türkıye ligleri resmen arenaya döndü. Herkes birbirini suçluyor. Herkes birbirine düşman. Ben bir holigan değilim. Ancak Trabzon'daki maçta ne yazık ki kan akacak. Bunu kimse istemez. Ama bunun tek sorumlusu Fenerbahçe Başkanı Ali Şen'dir. Bu boyle biline. Fanatik Trabzonlu"

Son sayfalarda yine kupa finaline geçiyoruz. Galatasaray'ın 35 milyarlık prim kazandığını öğreniyoruz. Bir taraftarda maç öncesi tabanca bulunduğu satır arasında geçiyor.

Karşılaşma sonrası yaşanan gerginliklerden Galatasaray Asbaşkanı Ergun Gürsoy da nasibini alıyor. Fenerbahçeli taraftarlar ona saldırıyor.Haberin devamı şöyle:

"Eşiyle birlikte stadı terkederken taraftarların gösterdiği tepkiye sert cevap veren Ergun Gürsoy ‘’sız bayrak olayını bahane etmeyın, size bu kupayı kazanmak için garanti verenlere gidip hesap sorun'' diyerek dolaylı yoldan Fenerbahçe Başkanı Ali Şen'e çattı.

Gazete bu haberle sonlanıyor. 14 sene öncesinin spor basını, derbileri, yöneticileri, takımları. Fark var mı, yoksa değişen çok şey mi var?

Hiç yorum yok: