Gündeme damgasını vurdu Diyarbakır'daki olaylar. Herkes birşeyler yazıp çiziyor. Tam fırsat. Öyle bir olay ki, biri diğerinden daha haklı olan da haksız olan da yok. Hal böyle olunca, kendi düşüncesini dayatmak isteyen "biz demiştik" demek için en güzel fırsatı bulmuş oldu.
Siyasi bir görüşüm yok. Bunun için beni "basitlik"le suçlayabilirsiniz. Siyasi görüşüm olmamasının nedeni apolitik olmam değil. Apolitik değilim zaten. Fakat bir ideolojinin peşinden gidemiyorum.
Kahvede duyduğunu, evde duyduğunu, önyargılarını, menfaatlerini, nefretini birbiriyle harmanlayıp, okumaydan, araştırmadan, yaşamadan, görmeden, farklı olanla konuşmadan kendine siyasi bir görüş belirleyen ve bunu da sağdan soldan duyduğu slogan laflarla özellikle internette ortaya kusan insanların çoğunlukta olduğu bir ortamdayız. Böyle bir durumda siyasi bir görüş benimsemek, seninle farklı düşünen biriyle aynı ideoloijide buluşmaya neden olabilir. Bir sınıf dahilinde olmak istemiyorum. Ben bu yolu seçtim. Geçelim olaylara.
Yazmak istemiyordum ama her yerde yazılan bir olay hakkında burada 2-3 kelime yazılması gerekir. Sık güncellenmeyen bir blog olsaydık bahanemiz olurdu. Ama her gün 5 post yazıp bu olayı atlamak güzel olmazdı.
Diyarbakır'daki olaylarda, Diyarbakırspor taraftarı hatalıdır, Bursaspor taraftarı hatalıdır, hepsinden fazla basın hatalıdır, TFF hatalıdır, hakemler hatalıdır.
- Diyarbakır taraftarı "rajon"a ters düşen bir hareket yapmıştır. Husumetleri Bursaspor taraftarıyla. Haklı veya haksız. Kızgın olunan kesim Texas'tı taş atılan Ali Tandoğan oldu. Bu antipatinin büyüme nedenidir, istiklal marşının ıslıklanması antipatiyi daha da arttırıyor. Bu nedenle olaylar bir kısır döngüye giriyor. Haklı olunan yerde haksız duruma düşmek biraz da bu oluyor işte.
Araya provakotörler girmiş deniyor. O zaman sokmayacaksın. Kalabalık İstanbul tribünlerinde bile araya farklı biri giremiyor. Diyarbakırspor tribünlerindeki etkili insanların birinci görevi bu olmalı.
Araya provakotörler girmiş deniyor. O zaman sokmayacaksın. Kalabalık İstanbul tribünlerinde bile araya farklı biri giremiyor. Diyarbakırspor tribünlerindeki etkili insanların birinci görevi bu olmalı.
-Diyarbakırspor Başkanı, değil bir kulübün başkanı sınıf başkanı bile olmaz. Bu sezon bunu gördük. Fenerbahçe maçındaki olaylarda da, ilk Bursaspor maçında yaşananlarda da ne dediği belli olmayan, neyi savunduğunu anlayamadığım "yanardönerli", bazen mazlum edebiyatlı, bazen başka şeylere güvendiği imajını yaratan konuşmalarla treni raydan çıkarmıştır.
Bazı Diyarbakırsporlu arkadaşlarım diyor ki, yönetim atmosferi yükseltti, bilerek ceza almaya çalıştı, küme düştükleri zaman "bizi TFF düşürdü" desinler, camia-taraftar yönerimi suçlamasın diye. Doğruluğu bilinmez.
- Bursaspor taraftarı ilk maçtan sonra çıkan olayları "heryerde olan olaylar"a bağlamıştır. Aslında doğrudur da. Diyarbakırspor'a ne yazık ki Türkiye'nin birçok yerinde bu tarz tezahüratlar yapılıyor. Neden Bursa olayları bu kadar abartıldı onu anlamadım. Ama Bursaspor taraftarı, olayı basitleştirmek yerine daha cesur bir duruş sergileseydi daha iyi olurdu. Sonuçta olaylar her yerde olan olaylardı ama olaylara verilen tepki diğerlerinden daha farklıydı. Diyarbakırspor formasıyla haber sununlar bile olmuştu. Ortamı geren, bundan beslenen, bu olaylardan keyif alan insanlar var.
- TFF ilk olaylardan sonra caydırıcı kararlar alamadı. İki başkanı yanına alıp yapılan açıklama tatmin edici değildi. Yeni düzenlemeyle "PKK Dışarı" diye bağırmanın cezası, " Ananın A. K . Xspor" diye bağırmanın cezasından daha fazla oldu. Fazla olan ceza; para cezası. Caydırıcılığı hiç yok.
- "2007'deki GS-FB maçı, ilk yarıdaki FB-GS maçı yarıda kalmadıysa bu maç da yarıda kalmaz." Diyarbakırsporlu olsam bunu düşünürdüm ve sanırım olaya siyaset katmadan sadece 3 puanı düşünen bir Diyarbakırsporlu bile bu maçta taşkınlık yapmıştır. Sonuçta, taşkınlık yapanın yanına kar kalıyor. Galatasaray'ın yeni stad yapma nedenlerinden biri senede 1 gün oynayacağı Fenerbahçe maçı değil mi sanki?
- Şimdi kafamda tek soru var. Bu olaylar futbol olayı mı, yoksa Türkiye'nin asıl meselesi mi? Eğer Türkiye'nin meselesiyse kimse sadece Bursaspor'u suçlamasın, eğer futbol olayıysa Diyarbakırspor'a herkese ne ceza veriliyorsa o verilisin. Yani biraz saha kapma biraz para cezası. Veya Diyarbakırspor asıl hakettiği cezayı alsın ama ondan sonra herkes bu tip olaylara karışanlar aynı cezaları alsın.
- Bu olaylar hakkında bu kadar bile yazmak istemezdim. Ama boş konuşan o kadar insan var ki, ben de boş bir yazı yazıyım dedim. Ve bu olaylar hakkında konuşursa sadece bir kişiyi kaale alırım: Forma numarası 16 olan Diyarbakırlı Mustafa Sarp. En mantıklı, en güzel demeçler ondan gelir diye tahmin ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder