Pazartesi, Ekim 25

Galatasaray

Aslında düne dair yazacak daha çok şey var. Ama çoğunu kendime saklıyorum. Değişik bir derbi günüydü, ağır totemler vardı. Ve günün çok büyük kısmında yalnızdım. Hal böyle olunca bütün o yaşananlar bana kalsın isterim. Ama dünü buraya not düşmeden de olmaz.
***
Galatasaray'ın yenmesini muhakkak istiyorduk ama Ankaragücü maçında ve hafta içinde bize yaşatılanları gördükten sonra aynı insan grubunun bizi mutlu etmesini de istemiyordum. Açık konuşalım, hocayı gönderip aslan kesilen futbolcuların alacağı galibiyetin tadı eksik olacaktı.
***
Ve bir de takımın başına gelir gelmez, daha maça bile çıkmadan Hagi'ye sallayanlar vardı. Onların göt olmasını çok isterdim ve o yüzden Hagi'nin kazanmasını istedim. Bir de Fenerbahçeliler'in hafta başından itibaren yarattıkları ruh hali, Galatasaray'ın yenmesinden çok Fenerbahçe'nin yenilmesini daha doğrusu bazı Fenerli arkadaşlarım dışında kalan Fenerbahçeliler'in üzülmesini istememize neden oldu. Galatasaray'ı küçümseyen herkese ders olmalıydı bu maç.
***
Totemi bu amçla yapınca biraz şaşırdık aslında. Aynı hisleri mayıs ayında Trabzonspor maçından önce yaşatıp, ilgi duymadığım bir şampiyonluk yarışında taraf olmama neden olan Fenerbahçe taraftarları dünkü totemlerin vesilesidir. Bunlar beraberlik getirdi iki maçta da, farklı bir tarz denesek galibiyet gelirdi.
Orada olmak gerekirdi. 6'da yesen, kazansan da Kadıköy'de olacaksın. Birine duyduğun sevgi yüzünden azınlıkta kalıp, saatlerce aşağılanmak, o ortamdaki "farklı" olmak, güzel his. Deplasman tribünleri her zaman başkadır. Yer Kadıköy, rakip Fener olunca daha da anlamlı.
***
Bizi bu sene bundan mahrum bırakanlar oldu. Gerek tanıdığım gerek tanımadığım adamlar. Çeşitli nedenler oldu, olaylar yaşandı. Bundan mahrum kalmama neden olan herkesin Allah belasını versin.

Lucas Neill başkan. Diyolar ki, takım sahaya çıkınca kimse tribüne çağrılmamış. Hafif bir tepki olsun diye böyle bir karar alınmış. Ama takım sahaya çıktıktan sonra, tribün çağırmadan tribüne gitmiş Lucas. Tribünü selamlamış. Giydiği formaya, o takımın taraftarına ve en önemlisi yaptığı ise saygısı olan topçuların çoğunun Türkiye dışından gelmiş olması ayrı bir konu.


Kime dedim bilmiyorum, Pino'dan geçen seneki Kazım oyunu bekliyordum. O gün Kazım da sürpriz bir isimdi ve gücü-hızı sayesinde çok yıpratmıştı. Pino ondan daha güçlü değildi ama onu bitirici ve paylaşımcı oyunuyla kapatabilir diye düşündüm. Çok paylaşımcı ve bitirici olmamış ama Kazım gibi yıpratmış baya.


Lorik Cana Reis. Herkes onu övüyor.Marsilya'nın kaptanı. Onun bu maçlarda oynayacağını biliyorduk. Ona güveniyorduk. Takıma biraz daha alışsın, kadroya girsin, o zaman daha da güzel olacak.


Maçın kırılma anı bu. Dakika 51'miş. Sanırım ben o sırada bir arkadaşımı görmüştüm ve onunla konuşuyordum. Ahları vahları duydum. Garip bir olay. Normalde bu toplar kaleye girerdi. Girmedi. Son 10 senenin kırılma noktası bu toptur. Galatasaray'ın bundan sonraki Kadıköy maçlarına güvenle çıkmasını 0-0 değil bu top sağlayacak. Bu top girmezse hiçbiri girmez..



Elano Piç Edilirken. Geçen sene Sinan yazmıştı. O maçta Gökhan ile didişmişti. Şimdi diklenen Caner. Hani geçen sene Elano'ya, Santos'a pas atmayan Caner. Ne hırs yapmış adam. 3 ay önce takım arkadaşın olan birine dikleniyorsan ben geçmiş ayları bir düşünürüm. Atlamayalım, Elano bu sene piç edilmedi, o da topunu oynadı.



İşte bizim için önemli olan fotoğraflar bunlar. Şunu görünce geleceğe umutla bakıyoruz. Sabri zaten 2 senede bambaşka bir karakter oldu.



Tugay ve Aykut. Garip ikili. 92'de Kadıköy'de yenerken Tugay gol atıyordu. 99'da Kadıköy'de yenerken Tugay son maçını oynuyordu. 2010'da Kadıköy'den berbat bir ruh haliyle puan alırken Tugay ilk maçına çıkıyordu.
***
Aykut son şampiyonlukta kaledeydi, son kazanılan kupada kaledeydi. Ama 2006'da da Kadıköy'deydi. O gün Alex'ten o golü yemese çok farklı bir sezon izlerdik. Neyse olan oldu, o da şanssızlığını kırdı.
***
Aykut kötü kalecidir, hatalıdır ama şu da bir gerçektir, iyi bir Galatasaraylıdır.
***
Bir derbi günü atlatıldı. Bazıları "deplasmanda alınan 1 puan iyidir" diyor. 1 puanı ne yapacağız diye soruyorum. Bu sene şampiyon olmamız zor. Galibiyet gelse iyi olurdu. Tarihi bir fırsat kaçtı. Çünkü Fenerbahçe'yi bir 5 sene daha bu seneki gibi rehavet içinde bulamayız.

4 yorum:

Al lee dedi ki...

ben neill, cana gibi karakterleri takımda görmekten gayet mutluyum. Caner Elano olayı ile ilgili kapalıdan gözlerimle görmesem inanmayacağım bir olaydı pas vermeme durumu. bu hırs bu hareketler de zaten iyiki almamışız bonservisini dedirtti bir kez daha. bir de fakyel vardı di mi kaptana saldıran. bi de kaptan vardı el kol yapan. nerede yaşıyoruz biz??

minyatürkalem dedi ki...

şöyle korkuyorlar.. böyle tırsıyorlar. ayakları kilitleniyor.. akılları duruyor.. sadece tek fark vardı... onlar bulduğunu gol yapıyordu.. biz de bulduk, yapamadık. ve dediğin kırılma anında o top girmedi bizim kaleye. bu sefer olmadı, bugüne kadar da olmayabilirdi. dibe vurmak mı gerekir her zaman, gariptir. emre çolak gol atsın serseri kurşunla yere yığılsınlar istedim..

highstanbul dedi ki...

kutay, agzin kulaklarindadir eminim. kadikoyde fenerden gol yememek icten ice seni sevindirmistir, hic yalan konusmayalim..

psikolojik etkenlerin ne kadar onemli oldugunu gosteren bi derbiydi..

kutay dedi ki...

kadıkoyde fenerden gol yememek niye sevindirdsin, yani itiraf etmek gerekir kaadıkoyden alınan 1 puan iyidir, bu kotu ortamda alınınca, beklenmedik bir anda gelince de hoştur..
ama 0-0 ile 3-3'ün çok farkı yok hani..)
ayrıca sizi böyle rehavette yakalamışken yenmek lazımdı, bir daha bu kadar rahat çıkmayacaksınız bu maça..
şöyle diyelim;
bence, bir sonraki kadıkoy maçını kazanma ihtimalımız şu an yüzde 10'dur, eğer bu maçta yenilseyedik bu ihtimal yüzde 20 olurdu.. (oranları sallıyorum tabi ama artık 2 kat zorlaştı)