Pazartesi, Ekim 4

Kartalspor 0-2 Karşıyaka



Pazar günü İstanbul'da aynı saatte oynanan 2 maçtan bunu seçmemizin 2 nedeni vardı. Birinci neden yıllar önce okuduğumuz lisenin Kartal semtinde bulunması ve oraya ufak da olsa bir aidiyet hissetmemiz. İkinci neden ise Karşıyaka'nın bildiğimiz, saygı duyduğumuz köklü tribünü. Bursaspor ile İBB arasında oynanan maçtan daha cazipti bu nedenlerden. Hem zaten Bursaspor şehre sık sık geliyor (Galatasaray maçında aynı stadyumdaydık) ama Karşıyaka'yı bulmak zor.


Fakat bizim içimizdeki heyecan Kartal ve Karşıyaka semtlerine pek uğramamış. Sabah yağan yağmur ve serinleyen hava, televizyonun canlı yayınıyla birleşince Kartal halkı fazla ilgi göstermemiş. Üstelik daha önce semtlerinde izledikleri 2 maçta da gol görmediler. Maça gelmeleri için hevesleri yoksa, haksız sayılmazlar.


Ama Karşıyaka tribününün boşluğu oldukça şaşırtıcı. Karşıyakalılar için özel bir deplasmandır İstanbul deplasmanları. Son 2 senedeki kötü hatırlarar İstanbul'dan soğutmuş olabilir. Buna rağmen sadece İstanbul'da yaşayan Karşıyakalılar bile kendilerine ayrılan yeri doldururdu. Gelmemişler. 2 hafta önce birbirlerinin üstüne çıkarak stada giren Samsunspor taraftarının gölgesinde kaldılar. Tabi; ilk golden öncesine kadar.


Kartalspor 2 hafta önceki kadrodan farklı olarak; Erhan ve Demola'nın yanında Şadi ile çıktı. Demola'nın istekli futbolu dışında hiçbir şey üretemediler. Şadi çok güçsüzdü. Beklerin oynadığı uzun toplar dışında hiçbir aksiyonları yoktu. Hiçbir rengi yoktu takımın.


Öte yandan Karşıyaka, çok da iyi oynamasa da dönem dönem ışık saçtı. Tek pasla kontraya çıkışları, top gezdiremeleri güzeldi. Skorun erkenden 2-0 olması önemli etken muhakkak. Ama Süper Lig etiketli futbolcuların takıma vites arttırdığını da yadsıyamayız. Özellikle Bilal Kısa en beğendiğimiz isimdi.


2 sene önce Kartal'a şampiyonluk havasıyla gelmişti KSK. O maçta Mehmet Al'ın golüyle sahadan mağlup ayrılmıştı.İlk 2'den kopuş ve ilk 6'ya zoraki giriş. Yani düşüş Kartal'da başlamıştı. Şimdi ise aynı stadyumda sezonun ilk galibiyeti, ilk deplasman golleri. İvmenin değiştiği yer yine Kartal olabilir. Kaliteli futbolculara sahip Karşıyaka'dan herşey beklenir.


Kartalspor ise sıkıntılı. Geçen sene iç sahada zor yenilen takım, şimdi iç sahada henüz gol atamadı. Yaş ortalaması çok yüksek. Tamamen sertlikle sahada kalmaya çalışıyorlar. Mesela sağbek Hamza'nın dayağını yiyen birçok Karşıyakalı vardı. Ortasaha Tiago, santrrfor Okan, önlibero Taha, kanat Barış gibi her mevkiden futbolcu en az 1 kez Hamza'ya çarptı. Karşıyaka golleri erken bulmasa bu yıldırma politikası işe yarayabilirdi. Golü düşün(e)meyen Kartalspor, sert oynamaya devam etti ve maçı çeviremedi.


Maç sonunda iki tribün arasında güzel şeyler oldu. Önce evsahibi takımın tribünleri; "Özgürler Ölmesin Deplasmanlar Bitmesin" diye bağırdı. Karşıyakalılar buna; önce "Özgür Ölmedi Kalbimizde Yaşıyor" sonrasında da "Kartalspor" tezahüratlarıyla karşılık verdi. Kartalspor tribünü bu tezahürata "Özgür'ü Vuranın Anasını Sikiyim" diyerek cevap verdi. Daha sonra maçın bitimiyle de kazanan konuk takım futbolcularını tribünlere çağırarak alkışlarla uğurladılar.


Tribünler güzel, hakemler kötü. Şu hayatta en çok beddua ettiğim insanlardan biri Bünyamin Gezer, burada da karşıma çıktı. Adam bir git be, Allahaşkına uzak dur sahalardan. Polislik yap. Bir pazar eğlencemiz var, maç izlemek istiyorum, hangi stada gitsem karşıma çıkıyorsun, yönettiğin her maçı da piç ediyorsun. Tavırlarınla herkesi geriyorsun, şov yapıyorsun, ah alıyorsun. Bırak bu işi sen de kurtul biz de...

Bir pazar günü maçı da böyle geldi geçti...

1 yorum:

Aykut dedi ki...

Aynı gün ve hatta aynı saate karagümrük'ün de maçı vardı. Gerçi bu maça daha önem veriyorlardı ama yine de etkilemiş anlaşılan.