Bu postu cuma günü girecekken, yazının ortasında blogla bağlantı kesildi, yasak tam o saatlere denk gelmiş meğersem. Lafı uzatmayalım, kısmet bugüneymiş...
***
Yok akulla vuruşu, yok magnum vuruşu gibi zırvalıklardan sonra Küçük Golcü, futbol aşkıyla yanıp tutuşan genç bünye için ilaç gibi gelmişti o zamanlar. Çizgi film birçok açıdan eleştirilebilir, yine şut çekildiğinde topun elipsleşmesi, ağlarda bir süre dönmesi, sahanın yokuş olması, absürd hareketler, imaknsız goller vs... Ama gerek Nankatsu takımındaki birlik beraberlik ve gerekse de çizgi filmdeki karakterler itibariyle efsane bir çizgi filmdir Küçük Golcü. İlk zamanlar gündüz kuşağında yayınlanırken, sonradan sonraya 06.10 gibi abuk saatlerde yayınlanmış, bir neslin uykusuz büyümesine neden olmuştur.
***
İlk önce ana karakterlerden başlayalım. Tsubasa Ozora... Uzak doğunun Maradona'sı, mükemmel bir futbolcu, aynı zamanda Nankatsu takımının da kaptanıdır. Topla yapamayacağı hiçbirşey yoktur. Üstelik hırslıdır ve tam bir liderdir. İyi de bir çocuktur. Bu çizgi filmin ilk bölümü yanılmıyorsam Tsubasa'nın rüyasında rövaşata atarken yataktan düştüğü sahneyle başlar. Tsubasa'nın takıldığı mahallede bir de sanırım eskiden futbolcu olan Roberto diye biri vardı. Tsubasa'yı Brezilya'ya götüreceğine dair söz vermişti ama sanırım götürmemişti. Taro Misaki ise Tsubasa'nın takımda en iyi anlaştığı adamdır. Tsubasa'nın attığı gollerde asist genelde bu adamındır. Takımın hücum yükünü çeker. Efendi biridir, o da çok iyi oynamasına rağmen kızlar genelde Tsubasa'ya hastadır ama Misaki alınmaz bu duruma, işine bakar. Tam bir takım oyuncusudur. Bir bölümde ağır bir sakatlık yaşamıştı diye hatırlıyorum. Nankatsu takımının bir diğer elemanı ise Ishizaki diye sürekli kademe hatası yapan bir defanstı. Ama takımın popüler isimlerinden biriydi o da. Genelde ortamın komiği olurdu, suratı kızarıktı ve yara bere içindeydi.
***
Bir de tren istasyonunda ordan oraya top koşturan manyak ikizler vardı. Tachibana kadeşler... Bunlar topa aynı anda vururdu falan, üst direğe zıpalarlardı, maymun gibi çocuklardı kısaca. Çok başarılılardı ama takım oyuncusu değillerdi.
***
Çizgi filme can veren, gerçekten izlemesi keyif veren iki karakter vardı. Kojiro Hyuga ve adamım Genzo Wakabayashi. Hyuga, ilk zamanlarda duvara sert şutlar çekerek idman yapardı. Omzunun üstünden bakardı millete, burnu büyük ve ukala biriydi. Tsubasa'nın en sıkı rakibiydi. Sağlam bir fizik yapısı vardı bu çocuğun, tişörtünün kolları da kıvrıktı ki, karizmasına karizma katardı bu. Kimseyle konuşmazdı Hyuga. Futbol olarak Tsubasa'dan geri kalmamakla birlikte şutları zımba gibiydi. Japonya milli takımında oynarken bunlar Hyuga 9, Tsubasa ise 10 numara giyerdi. Oynadığı takımda Ken Wakashimazu diye kıl bir kaleci de vardı. Bu adam karate kökenliydi ve şutları uçan tekmeyle çıkartırdı. Favori kurtarışı da bir direkten ayağıyla detsek alıp öbür köşeye giden topu çıkarmaktı (oha). İyi bir kaleciydi ama aşağıda anlatacağım eleman bambaşkadır.
***
Genzo Wakabayashi... Şutetsu takımının kaptanı, efsane kaleci Wakabayashi, Tokyo derbisi (attım) olan Nankatsu-Şutetsu maçında gösterdiği enfes performansla gönüllerde taht kurmuş, kırmızı kaleci şapkası ve bal rengi kazağıyla akıllarda yer etmiştir. Milli takımda ise kırmızı kaleci forması giyerdi. Derbide Wakabayashi sağlı sollu Nankatsu ataklarından bunalan takımına "kuş kafesi" taktiğini öğütlemiş, Şutetsu abuk subuk bir taktikle uzun süre maçı berabere götürebilmiştir. Wakabayashi son bölümlere doğru Almanya'ya gitmişti diye hatırlıyorum.
İlk önce ana karakterlerden başlayalım. Tsubasa Ozora... Uzak doğunun Maradona'sı, mükemmel bir futbolcu, aynı zamanda Nankatsu takımının da kaptanıdır. Topla yapamayacağı hiçbirşey yoktur. Üstelik hırslıdır ve tam bir liderdir. İyi de bir çocuktur. Bu çizgi filmin ilk bölümü yanılmıyorsam Tsubasa'nın rüyasında rövaşata atarken yataktan düştüğü sahneyle başlar. Tsubasa'nın takıldığı mahallede bir de sanırım eskiden futbolcu olan Roberto diye biri vardı. Tsubasa'yı Brezilya'ya götüreceğine dair söz vermişti ama sanırım götürmemişti. Taro Misaki ise Tsubasa'nın takımda en iyi anlaştığı adamdır. Tsubasa'nın attığı gollerde asist genelde bu adamındır. Takımın hücum yükünü çeker. Efendi biridir, o da çok iyi oynamasına rağmen kızlar genelde Tsubasa'ya hastadır ama Misaki alınmaz bu duruma, işine bakar. Tam bir takım oyuncusudur. Bir bölümde ağır bir sakatlık yaşamıştı diye hatırlıyorum. Nankatsu takımının bir diğer elemanı ise Ishizaki diye sürekli kademe hatası yapan bir defanstı. Ama takımın popüler isimlerinden biriydi o da. Genelde ortamın komiği olurdu, suratı kızarıktı ve yara bere içindeydi.
***
Bir de tren istasyonunda ordan oraya top koşturan manyak ikizler vardı. Tachibana kadeşler... Bunlar topa aynı anda vururdu falan, üst direğe zıpalarlardı, maymun gibi çocuklardı kısaca. Çok başarılılardı ama takım oyuncusu değillerdi.
***
Çizgi filme can veren, gerçekten izlemesi keyif veren iki karakter vardı. Kojiro Hyuga ve adamım Genzo Wakabayashi. Hyuga, ilk zamanlarda duvara sert şutlar çekerek idman yapardı. Omzunun üstünden bakardı millete, burnu büyük ve ukala biriydi. Tsubasa'nın en sıkı rakibiydi. Sağlam bir fizik yapısı vardı bu çocuğun, tişörtünün kolları da kıvrıktı ki, karizmasına karizma katardı bu. Kimseyle konuşmazdı Hyuga. Futbol olarak Tsubasa'dan geri kalmamakla birlikte şutları zımba gibiydi. Japonya milli takımında oynarken bunlar Hyuga 9, Tsubasa ise 10 numara giyerdi. Oynadığı takımda Ken Wakashimazu diye kıl bir kaleci de vardı. Bu adam karate kökenliydi ve şutları uçan tekmeyle çıkartırdı. Favori kurtarışı da bir direkten ayağıyla detsek alıp öbür köşeye giden topu çıkarmaktı (oha). İyi bir kaleciydi ama aşağıda anlatacağım eleman bambaşkadır.
***
Genzo Wakabayashi... Şutetsu takımının kaptanı, efsane kaleci Wakabayashi, Tokyo derbisi (attım) olan Nankatsu-Şutetsu maçında gösterdiği enfes performansla gönüllerde taht kurmuş, kırmızı kaleci şapkası ve bal rengi kazağıyla akıllarda yer etmiştir. Milli takımda ise kırmızı kaleci forması giyerdi. Derbide Wakabayashi sağlı sollu Nankatsu ataklarından bunalan takımına "kuş kafesi" taktiğini öğütlemiş, Şutetsu abuk subuk bir taktikle uzun süre maçı berabere götürebilmiştir. Wakabayashi son bölümlere doğru Almanya'ya gitmişti diye hatırlıyorum.
***
Bi de Nankatsu numaralı tribününde üç tane kız vardı. Ortadaki Tsubasa'ya hastaydı ama, ağır adamdı Tsubasa, pek yüz vermezdi, aklı hep toptaydı.
2 yorum:
Şans eseri buldum blogu. Gerçekten güzel yazılar var, çok geç keşfetmişim. :)
Blog listeme de ekliyorum, başarılar. :)
efsane çizgi filmdir babacım. hagi-tsubasa; bulent korkmaz- ishizaki; taffarel-wakabayashi eşleşmeleri yapmıştım 2000 yılında kupayı alınca. eşek kadar adamım su ama cıksın yine izlerim o çizgi filmi. Benim tipini hatırladıgım ama ismini hatırlamadıgımda bunların katıldıgı bi turnuvada baya iri bi kaleci vardı.
Yorum Gönder