4 sene önceyi hatırlatıp nostalji yapmak değil amacım. Ne gündü falan demiyorum. Ama hakikaten ne gündü. O ayrı.
Üzerinden 4 sene geçti. 4 koca sene. Üniversitenin üçüncü sınıfındaydım. Futbol dışında, Galatasaray dışında da bir hayat olduğunu savunan arkadaşlarıma inat kafayı sıyırmış bir şekilde bir sezonu yaşıyordum. Sonu da güzel bitti. En sonu daha da unutulmazdı.
4 sene geçti aradan. Üniversite biteli 3 sene, askerlik biteli 2 sene oldu. Çok şey değişti. Ama o günü yaşamasam o seneleri yaşamasam sanırım bugün karşılaştığim ve karşılaşacağım zorluklarla bu kadar kolay başedemezdim.
O sezon normal bir üniversite öğrencisi gibi yaşasaydım dışarıdan bakılınca "kırık, sıyırmış" olarak gözükmezdim. Fakat pişman değilim. O yılın bana kakısı oldukça fazla.
Klasik futbol geyikleri işte. Hayat futbola fena halde benziyor lafları. Hiçbir zaman pes etme. Her zaman umudunu koru. En olmadık anda bir tane Mustafa Keçeli çıkar kaybeden olmaktan sıyrılırsın. Yeter ki son ana kadar mücadele et, pes etme. Her zaman Hasan Kabze'yi hatırlatan birşeyler olsun.
O sezon son dakikada çok gol attık. Çok gittik geldik. An an yaşadığım tek şampiyonluk. Sonu şampiyonluk. Mutlu son. 17 Mayıs da güzeldir ama ben daha 15 yaşındaydım. Ve televizyondan yaşadığım bir sezondu. 2006 benim hayata bakış açımı değiştiren bir senedir. Ve bugün o sezonun en anlamı gününün yıldönümü.
İşte o nedenle birçok sıkıntı yaşarken gerekli motivasyonu bu sezonu hatırlayarak sağlıyorum. Kimi şarkı dinler, kimi tatile çıkar. Bizim olayımız da bu.
O sezon her gol atılınca Lig Tv ekranında çıkan "İyiler Mutlaka Kazanır" yazısı, Hasan Şaş'ın oğlu Yusuf Deniz, İnönü'de bize "Zalad gelsin" diyenler, içeride dışarda her maça beraber gittiğim 4-5 arkadaşım, 4-0'dan sonra hindi getirenler ve daha fazlası.. Hepsi hayata karşı daha güçlü olmamı sağladı. Hepsine teşekkürler. Galatasaray karnımı doyurmadı ama daha fazlasını yaptı sanki.
Önemli olan, her zaman ayağa kalkabilmek. Allah'ın dediği olur, sen yeterki ayağa kalk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder