Bundan 4 sene önce Akatlar'a ilk defa gittiğimde yine bir Play-Off yarı finalinde Efes Pilsen ile karşılaşıyordu Beşiktaş. Biletlerin gişede 10 lira, karaborsada 20 lira olduğu bir maçtı. Dün ise 3 lira vererek girdik. 4 sene önce kazanan Beşiktaş dün akşam kaybetti. Bu paragrafı Beşiktaş yönetimi ile Beşiktaşlıyım diyen ama Beşiktaş'a bir Acıbadem veya Ülker olmayan iş adamları üzerine alsın. Hatta bu kesimin Galatasaray versiyonu da okuyabilir, üzerine kafa patlatabilir.
Tekrar 2006'ya hatta biraz öncesine dönelim. Bu sefer iki takım finalde karşılaşmıştı. Sanırım yanlış hatırlamıyorsam Beşiktaş'ın 30 sene sonra finale yükseldiği, 3 büyük takımın tribünlerinde sezon öncesinde "Bu sene Ülker-Efes finali oynanmayacak"pankartlarının açıldığı sezon. İşte o zaman Efes Pilsen, Türk basketbolunun en sevilen kulübü, Abdi İpekçi'de oynayacağı bir maçta Beşiktaş taraftarına az sayıda bilet satmış ve o biletleri de fahiş fiyatlardan piyasaya sürmüştü. Kendisinden kat kat az bütçeye sahip olan takım, rakip takımının tek kozundan, taraftarından korkmuş, yıllardır yaşama şansı vermediği kulüplere bir darbe daha vurmaya çalışmıştı. Kazandığı onca kupanın yanına bir tane daha eklemek için, insanların sevgisini kaybetmeyi göze aldı.
Bizden önceki kuşak basketbol sevgisini "Beyaz Gölge" ve "Spor Sergi Sarayı"na borçluysa, biz de Efes Pilsen'e ve Naumoski'ye borçluyuzdur muhakkak.Türkiye'de basketbol oynanandığını o takım sayesinde farkettik ve mesela şahsen ben bu ay Caferağa'da, Akatlar'da, İpekçi'de basketbol maçları izlemişsem, bunun ilk sebebi tuttuğum takımdan önce Efes Pilsen'dir.
Fakat ne olduysa 2000'den sonra oldu. Belki bir takım taraftarı olduğumuz için artık "holigan" zihniyetiyle bakıyoruz. Ama belki de Efes Pilsen'de bir zihniyet değişimi vardı.
Efes Pilsen kapatılacak mı? diye tartışılırken oynanandı dün Efes Pilsen - Beşiktaş maçı. Saha içindeki birçok şeye baktıktan sonra ise tüm o çocukluk masumiyetimi hatırlayıp "Efes Pilsen kapatılmasın" diyemiyorum. Belki böyle bir yasayla kapatılması adil değil ama diyemiyorum işte.
Türk basketbolunun ve belki de Türk sporunun en sevilen ismiydi Efes Pilsen. Ama Efes Pilsen insanların kalbinde yer edinmeyi Türk basketbolunda "tekel" olmaya tercih etti. Tekel'den biralarını aldığımız Efes'in tekel olmaya çalışması bizi daha çok alkole yönlendirdi. iSevdiğimizden, ilk göz ağrımızdan kazık yedik. Biraya da böyle başlamaz mı insan?
Bu maça gelelim ve biraz basketbol konuşalım. Beşiktaş 4 dakikada 16-0 geriye düştü. Efes müthüş bir başlangıç yaptı ve ben bu anda "maç bitti" dedim. Öyle olmadı. Beşiktaşlı basketbolcular başta Engin Atsür ve Brad Newley olmak üzer harika bir geri dönüşe imza attılar. Periyotu 5 sayı geride kapatıp, devreyi önde noktaladılar.
Geçen serinin (Telekom) Akatlar'daki maçında Brad Newley hakkında yazdığım övgü dolu cümleleri yine kullanıyorum farz edin. Buna bir de Engin'i ekleyelim. Yıllardır (bu sene hariç) tuttuğum takım Galatasaray'ın kaotik basketbolu ile haşır neşir olduğumdan maçı ve takımını yöneten bir oyun kurucuya hasrettim. Dün Engin farklı bir basketbolun varlığını hatırlattı. Sanırım serbest atışlar dahil sadece 2 şutunda isabet sağlayamadı ve 23 sayıyla maçın en skoreri oldu. Bu bir yana 10 tane birbirinden güzel asist yaptı ki sayılardan daha şık ve daha yerindeydi. Newley de Engin'e 19 sayıyla eşlik edince Beşiktaş maça ortak oldu.
3.periyot hakemlerimizin olaya el koyduğu anlardı. İşte budur bizi Efes Pilsen'den soğutan. nedenlerden biri. Belki Anadolu takımı tutanların futbolda bizim takımlarımız, 3 büyükler için sarfettikleri cümleler bunlar. Belki diyecekler ki "siz yaparken iyidi". Başka zaman aradaki farkı daha detaylı açıklarım.
Yine de hakemlerin kararlarına rağmen; Burak Bıyıktay, son periyotta Perry'i oyuna daha fazla dahil etse, Muratcan son hücumdaki üçlüğü kaçırmasa, Cevher gibi biri sadece 1 sayıda kalmasa, dün Beşiktaş Efes Pilsen'i yenecekti. Yani kısacası Beşiktaş kendi çabasıyla getirdiği maçı kendi hatalarıyla verdi. Bir de sezonun hayal kırıklığı Rakoceviç'in Beşiktaş'a 17 sayı atması var.
Büyük bir ihtimalle Efes Pilsen'in finaldeki rakibi Fenerbahçe olacak. Takım tutmayan biri olsaydım, sadece sporsever olsaydım Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu isterdim. Bu bile Efes Pilsen'in bizi kendisinden ne kadar soğuttuğunun işaretidir. Yine de tahmin ediyorum ki çubuklunun karşısındaki takımı kendimize daha yakın hissedeceğiz. Derbinin doğası. Ama şunu da eklemek lazım; Fenerbahçe şampiyon olursa ne kadar sevinirsem, Efes Pilsen kapanınca da o kadar üzülürüm. Yani hiç.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder