Fotoğrafta görüldüğü gibi Konyaspor'u sırtında taşıyan isim Ramazan Kahya. Daha çok savunma meziyetleri ile öne çıkan bir futbolcuydu. Bütün bir sezon bu görevi uyguladı. Aslında Ziya Doğan'ın takıma gelmesinden sonra forma bulması biraz zorlaşmıştı. Ziya Doğan "Aymanseven" bir hoca olarak tanınır ama aslında adaletlidir de. Ramazan'ı kesmedi sadece dönem dönem kulübede oturttu. İhtiyacı olunca sahaya sürdü.
Ramazan, Play-Off maçlarının hepsine yedek kulübesinde başladı. Adanaspor maçına bitime 4 dakika kala girdi. Dün skor 1-0 olunca oyuna girdi. Dakika 30'du. Ziya Doğan'ın Gerets hamlesi. Gerets'in sevdiği dakikadır 30. Fakat iki hoca arasında bir fark var. Gerets Mehmet Güven'i oyundan alıp hücumcu koyardı. Ziya Doğan, Mehmet Ayaz'ı çıkarıp Ramazan'ı koydu. Üstelik yenik durumdayken.
Ramazan hamlesi işe yaradı. İki gol attı Ramazan. Bütün bir sezon gol atmayan adam çıktı 2 gol attı. Hatta 2.5 sezondur gol atmıyordu Ramazan. Son gollerini Malatyaspor formasıyla İstanbulspor'a atmıştı. O maçta da 2 gol birden atmıştı.
İzmir takımları her sene birine takılır. Geçen sene Erhan Küçük hem Altay'ı hem Karşıyaka'yı yıkan adam olmuştu. Bu sene Ramazan Kahya çıktı. İşin daha ilginç yanı, Ramazan Kahya'nın Altay altyapısından çıkması. İzmirli, Bornovalı bir genç Ramazan. 2006'daki Play-Off finalinde de Altay'a rakip olmuştu. Bu sefer üzerinde Sakaryaspor forması vardı. Gol atamadı o maç ama yine kazanan takımda yer aldı.
İzmir klasiği işte. Yetiştir, büyüt. Sonra yolla. Büyük para ver yıldız al. Şampiyonluk kaçsın. Umutlar ziyan olsun. Türkiye'yi besleyen İzmir, kendini besleyemez. Tek bir istisna çıkar: Bucaspor.
Komiktir aslında. Daha 2 sene önce Bucaspor'u bilen yoktu. Bu tıpkı, aynı mahallede büyüyen çocukların hikayesine benzer. Mahallenin çok konuşulan, çok sevilen çocukları vardır. Bir de biraz sessiz olan vardır. Sessiz olanla hafiften dalga geçilir, pek kaale alınmaz. Mahalleli diğerlerinden daha çok şey bekler. Seneler geçer, bir bakarsın ki o sessiz çocuk, pek dikkate alınmayan delikanlı hepsinin önüne geçmiş. Diğerleri hala kahvede batak atarken, o iyi bir iş-eş konumuna yükselmiştir bile. İşte bu noktada diğerleri karar vermek zorundadır. Ya "koz maça" demeye devam ederler, ya da yanlış birşey yaptıklarının farkına varırlar.
Play-Off bitti. 1 hafta boyunca İstanbul'da 6 maç oynandı. İlk 4 maçtan ikisine gidebildik. İkisine gidemezdik. Aynı anda başka yerde olmazdık çünkü. Son maçlardan biri dünyanın en amaçsız maçıydı; gitmedik. Son maç ise dünyanın en amaçsız stadında oynandı: yine gitmedik. Lig usulu yapmak ve Olimpiyat Stadı'na maç vermek "marka değeri" muhabbetine katkıda bulunur.
Eleme usulü çok dramatik oluyormuş. Namağlup Altay'ın Süper Lig'e çıkamaması dramatik değil midir? Veya Dünya Kupası bile eleme usülü yapılırken, bu dram konusunu FİFA-UEFA bilmez mi? Avrupalı duygusuz adamdır, anlamaz.
Konyaspor Süper Lig'e geri döndü. Konyaspor'u sevmem. Arda'nın, Uğur'u sakatlandığı stadyumdur. Yani bir Galatasaraylı olarak Konyaspor'u sevmem. Ama Konya'yı hayatında görmeyen insanların, sırf İzmir takımı sevdası uğruna veya siyasi görüş sebebiyle top oynayan bir takıma cephe almaları çok saçma. Geçen sene aynısı Kasımpaşa'ya yapılmıştı. Bu insanların futbola siyaset karışmasın demeleri de ilginçtir.
Geçen sene 1.Lig'e aşağıdan ve yukarıdan 6 takım gelmişti. 5 tanesi bu sezon yine lig değiştirdi. Yukarıdan düşen Konyaspor ve aşağıdan gelen Dardanelspor geldikleri gibi geri döndüler. Aşağıdan gelen Bucaspor yine bir adım yükseldi. Yukarıdan düşen Kocaelispor ve Hacettepe bir kez daha düştü. Sabit kalan Mersin İdman Yurdu oldu.
Klasik bir Play-Off yaşandı. 1.Lig Play-Off; 4 takımın katıldığı ve İzmir takımlarının kaybettiği bir organizasyondur.
1 yorum:
Ben şuna inanıyorum biz şehir olarak birinci ligi haketmiyoruz abi, biz izmirlirliler kendi kabuğumuzda kendi başarısızlığımın nedenini araştırmak yerine birbirimizi yiyip duralım birinci lig neyimize bizim.
Yorum Gönder