Salı, Mayıs 18

Çanakkale-Anfield-Esenboğa-Valencia


Başlıktaki 3 yerin Mehmet Topal için önemini herkes biliyor. Dördüncüsü bizim için özel , biraz da utanılacak bir gündü.

2007
yılında Ankaragücü ile Ankara'da bir maç yapmıştık ve 2-1 kazanarak İstanbul'a dönüyorduk. Sabiha Gökçen'e hareket edecek uçağımızı beklerken Galatasaraylı futbolcular da havaalanına geldi. Onların uçağı Yeşilköy'e iniyordu. O boşluktan doğan fırsatı değerlendirip futbolcularla fotoğraf çektirdik. O yıllarda çok farklı duygular beslediğimiz Hakan Şükür'den, o günkü maçı 2-1 kazandıran Necati'ye, Hasan Şaş'a kadar. Ümit Karan, Sabri bir tarafta, Song, İliç diğer yanda. Fotoğraf çekimi sona ererken bir tarafta sırtını duvara dayamış sessiz sakin bekleyen Mehmet Topal gözümüze çarptı. Onla da fotoğraf çektirelim diye düşünürken ismini vermek istemediğim bir arkadaşım, "3 ay sonra Anadolu'ya geri döner boşver" dedi. Biz İstanbul'a geri dönerken, Topal 3 sene sonra bu sefer İspanya'ya uçtu. Yine yalnız gitmesi Mehmet Topal'ın güzel karakterinin eseri midir acaba?

Mehmet, Çanakkale'den İstanbul'a geldiği gün İnomoto da sözleşme imzalıyordu. Dünyaca ünlü Japon futbolcudan 4 kat daha fazla para ödenmişti Mehmet'e. Çanakkale'den istanbul'a otobüsle gelişi dilden dile dolaşan başarı hikayesinin satırları arasında yerini aldı. Zirve noktası İstanbul ve milli takım olabilirdi ama o artık daha yukarıya tırmanıyor.

Çanakkale'den geldikten sonra daha İstanbul'u tanımdan Liverpool yolunu tuttu. Anfiled'da 45 dakika oynayıp kötü bir başlangıç yapsa da o şimdi Valencia topçusu, bir La Liga yıldızı. O günden bugüne çok şey değişti. Topal, şampiyon Galatasaray kadrosunda adı yazan biri oldu, Euro 2008'de milli takım formasını gördü.

Yalan yok buradan çok eleştirdim. Özellikle bu sene gerek sistemin zorluğu gerek takımın uyumsuzluğu nedeniyle bekleneni veremedi. Önemli mi? Öz abim, kardeşim gitmiş kadar sevindim. Bunun tek sebebi onun temiz karakteri.

3-4 sene içinde sevdiğimiz futbolcu tipi çok değişti. Ümit Karan ile Necati ile fotoğraf çektirmek yerine Hakan Balta'nın, Mehmet Topal'ın, Mustafa Sarp'ın başarılı olmasını diliyorum artık. Güzel adamların, güzel hikayeler yazmasını istiyorum.

Esenboğa'da şımarık taraftar edasıyla sırt çevirdiğimiz adam şimdi aynı pozu veriyor. Bu sefer önünde fotoğraf çektirmek isteyen İspanyol gazeteciler var. Mehmet Euro 2008'de milli takımda 11 oynarken İspanya kupaya uzanıyordu. O İspanya'nın bir futbol şehri şimdi bu adamı konuşuyor, ona umut bağlıyor. Çanakkale' den nasıl geldiğini bildiğimiz, şampiyon takıma nasıl katkı yaptığını gördüğümüz, kızsak da sinirlensek de beraber büyüdüğümüz, birbirimizle bugüne kadar hiç konuşmasak da çok şey paylaştığımız bir adamı yolcu ediyoruz.

Yıllar önce Metin Oktay'ı Palermo'ya yollayan Baba Gündüz, İtalya'ya bir mektup yazar ve "ona iyi bakın" der. Aynısını Mehmet için istemeyen, dilemeyen var mıdır?

İlgi ne kadar üzerinde olsa da, mütevaziliği ve yalnızlığı her halinden belli olan, süper star olmayan ama süper bir insan olan Mehmet artık Valencia topçusu. İşin güzel kısmınlarından biri o adamın kariyerine bakan insanların "Galatasaray" yazısını görecek olmaları.

Buradan kulüp politikasına bir geçiş yapalım. İki sene evvel, Topal ve Arda için Avrupa'da kupa kazanmadan gitmeyecekler diyen başkanımız artık yavaş yavaş bu futbolcuları elden çıkarıyor. Umarım devamı gelir. Barcelona'dan önce bir Porto olmak, bu kulübün 1.hedefi olmalı. Porto gibi Avrupa liglerine futbolcu ihraç edebilirsek, önemli bir aşamayı başarmış olacağız. Bu nedenle hem Mehmet Topal gibi futbolcuları yavaş yavaş ve sistemli bir şekilde ihraç etmeli hem de onların başarılı olmasını beklemeliyiz.

Mehmet Topal'ın Galatasaray'a gelişi ve geçirdiği günler pek benzemese de gidişi Tugay'ı andırıyor biraz. İki orta sahanın ortasında oynayan futbolcu da çok fazla tribün uğultusu duyarak Avrupa'ya açıldı. İnşallah Topal da Tugay gibi bir kariyerden sonra Florya'ya döner.

Hiç yorum yok: