Pazartesi, Aralık 28

Onlar Küçük Sen Büyük


Geçen sene Hamburg maçı ve sonrasındaki Eskişehirspor maçı hayatımın önemli anlarından biriydi. Belki birçok kişiye saçma ve acizce gelecek ama hayata tutunma aracım ve motivasyon kaynağımdı Galatasaray o güne kadar. Hamburg maçı bazı şeylerin sonlandığı andır. Eskişehirspor maçı o hislerin tavan yaptığı gündür. O günden sonra, kendimi büyük bir boşlukta hissetmye başladım.

Olay yenilmek veya başarısız olmak değildi. Sadece Hamburg'a nasıl kaybettiğimizi, niye kaybettiğimizi iyi biliyordum. Kaybettiğimizin, bir turdan da ibaret olmadığını biliyordum. Herşeyin değiştiğini görmek rahatsız ediciydı. Biz görmemek için direniyorduk ama o gün görmek istemesek de görüyorduk.

Galatasaraylı olmak artık soru işaretiydi. Ben de Galatasaraylıydım, Fenerbahçe tribünlerinde tezahürat yapıp lise mezunu olan da Galatasaraylı, Hakan Ünsal da Galatasaraylı. Dayanılmaz bir noktaydı. Hayatımı gözden geçirdiğim, radikal kararlar almayı düşündüğüm bir dönemdi.

Sonra yukardaki fotoğraftaki adam geldi. Yalnız ve güzel insan. Onun yerine başkası gelse ona da öyle bağlanırdım. Son umut çünkü o. Kurtarıcı gibi bir şey.

Ve yeniden takıma da bağlandım. Kombinemi aldım. Kendimi vererek maç izledim. Gol atınca sevinen bir adam değildim mesela. Sevinsene lan diyerek çok dayak yerdim arkadaşlarım tarafından... Ama bu sene sevinmek için tokata ihtiyacım yok. Gol olunca 3 sıra aşağı düşen adamlardan biri oldum artık..

Ve işte böyle günlerde, yeniden kendimi verdiğim zamanlarda, öğreniyorum ki Hakan Ünsal gibileri kulübe üye oluyor. Üye oldukları gün, törene dahi gelmiyorlar oysa, bunun için haklı(! sebepler sunuyorlar. Ben Galatasaray hakkında en ufak söz hakkına sahip değilken, onlar oy kullanacaklar bundan sonra. Ben ise bonus kart almakla, mor forma giymekle yükümlüyüm.

Hani Rijkaard'a diyorum ya bazen, vardır bir bildiği, acaba Galatasaray'ı yönetenlere de mi öyle demek lazım? Onların da bir bildiği vardır diyerek geçiştirmek mi lazım. İçime sinmiyor ne olursa olsun. Kafam da karışık, kalbim de ruhum da. Bu da o nedenle öyle boş, öyle dengesiz bir yazı. Ne hissettiğimi bilmiyorum, ne yazdığımı da bilmiyorum.

Benim aklımdan geçenleri Atahan da yazmış. Bunu yazan bunu da beğendi.

4 yorum:

Olcay Kurt dedi ki...

"..Ve işte böyle günlerde, yeniden kendimi verdiğim zamanlarda, öğreniyorum ki Hakan Ünsal gibileri kulübe üye oluyor. Üye oldukları gün, törene gelmiyorlar, bunun için hakl(!) sebepler sunuyorlar. Ben Galatasaray hakkında en ufak söz hakkına sahip değilken, onlar oy kullanacaklar bundan sonra. Ben ise bonus kart almakla, mor forma giymekle yükümlüyüm."

Bunu okuduğumda inanamayıp, Kutay a sordum doğru mu bu diye.! Sevdiğin kızın Fenerbahçeli karakterinde birine göz kırpması gibi bir şeydi bu, hatta daha kötüsüydü.. Çünkü en azından Fenerbahçeli karakterinde birinin yapısını aşağı yukarı bilebiliriz fakat ne olduğu belli olmayan birine göz kırpılması inandığın değerlerin yavaşca ne olduğu belli olmayan yönlere gitmesidir.. Şekip Mosturoğlu, Ali Koç hatta Selçuk Yula gelip üye olsa üzülmezdim ne olduklarını bilirdim ama bu farklı bir şey.. Eski kuşak Galatasaraylılar iyi anlarlar bunu, çünkü bazı değerler için sevdik bu renkleri formayı amblemi- Kişileri değil Galatasarayı sevdik- Bazı sistemler gibi Galatasasarayımız da mı değişiyor acaba, bunu bekleyip göreceğiz.. Ayrıca sevgililer bırakılır da, ya Galatasaray sen.. üzme, değerlerine sahip çık çünkü o değerler gidince sen de diğerleri gibi olacaksın..

gltsry dedi ki...

Blogu çok uzun süredir takip ediyorum. Sürekli yazmak istedim blogla ilgili düşüncelerimi ama bu posta kısmetmiş.

Bilmiyorum farkında mısınız ama; cidden çok derin yazmaktasınız. Çoğu yazınızda sanki benim cümlelerim gibi geliyor okuduklarım. Samimi,içten bir üslubunuz var. Bolca yaşanmışlık kokuyor yazdıklarınız. Belki biz okuyanları bu derece içine alması da bundan.

Bu postta demişsiniz ya hani belki çok acizce gelecek size diye; inanın o kadar iyi anlıyorum ki ben bu postun hikayesini.Çünkü o hikayeyi yaşayanlardan biri de bendim; birçok Galatasaray taraftarı gibi. 19 Mart gecesi saatlerce ağlatan hikayeyi...

Hamburg maçı sonrası kaybolan saf hislerimiz, belki birşeylerin değişeceğine dair tahammül ve dermanımızın kalmayışı,hiçbir kılıfın örtemediği ortaya saçılan çirkinliklere şahit olmak ve dahası...
Bunlar o kadar tanıdık ki. Galiba Galatasaraylı olmak böyle birşey; hiç tanımadığın onca kişiyle zerresi zerresine aynı hissiyatı paylaşmak, karmaşık gibi duran bu yazıyı çok iyi anlamak.

Elinize sağlık :)

Adsız dedi ki...

bu yeni bir dostlugun baslangicimi yoksa?

kutay dedi ki...

@gltsry
sadece "çok teşekkür ederim" diyorum, çok mutlu oldum..)