Çarşamba, Aralık 16

Bu Maç Evde İzlenir


Bugün aylar sonra bir maçımızı evde izleyeceğim. Son olarak geçen sene deplasmanda oynadığımız Bordeux maçını Show Tv vermişti, evde izlemiştim. Yayıla yayıla, çay içerek, para ödemeyerek, yatarak, çay içerek, elimi Al Bundy gibi eşormanımın içine sokarak, yemek yiyerek, kafama yastık dayayarak Galatasaray maçı izlemek. Özlediğim bir duygu.

2007-08 sezonunun ikinci kısmı askerde geçmişti. İlk kısmı ise Bodrum'daki evde. O zaman Lig Tv günleri tabi. Aile saadeti, hafif şımarık bir erkek çocuğu tripleri.

Bordeux maçından önce evde izlediğim son maç da o zamana denk geliyor. Fenerbahçe maçı. 2-0 yenildiğimiz, yengeç danslı maç. Maçtan sonraki pazar sabahı Beşiktaşlı babamın evin içinde yengeç dansı yapması aile hayatımızda önemli bir yer teşkil eder.

Askerdeki son hafta sonumda, er ve erbaş gazinosunda "yengeç Fener yengeç Fener kıskacın nerede" tezahüratı ise o sezonun, o senenin son noktasıdır. Her anlamda zor ve sıkıntılı geçen bir senenin son noktasında, kahkalarla gülmeye ve gözlerin hafif yaşlanmasına neden olan önemli bir tezahürattır.

Evde izleyip Galatasaray'ın gol attığı son maç Panionios-Galatasaray maçı. Ntv vermişti galiba. Goller Song, Hakan ve Serkan Çalık'tan. Song artık Trabzonspor'da, Hakan Şükür son Avrupa Kupası golünü atmıştı, Serkan Çalık'ı ise gören oldu mu?

En son Bordeux maçı diyoruz ama o maçı da çok rahat izlemedik maçın durumundan dolayı. Bu sefer çok rahatız. O kadar rahatız ki, yedek takımla çıkıyoruz, yedek takımla gidiyoruz. Bir Türk takımı Avrupa'da maç kazanınca "ama yedek takımdı onlar" der ya diğerleri, şimdi aynı tartışmayı Avusturya yaşayacak mı acaba? Belki de ilk defa bir Avrupa Kupası maçına yedek takımla çıkma rahatlığına, şımarıklığına sahibiz. Avrupa Kupaları'ndaki esas başarı da budur belki de. Bu başarıyı, bu rahatlığı evde yaşamak çok hoş olacak.

Başlık.

Hiç yorum yok: